Aile içindeki rol dağılımı, bireylerin yaşına ve duygusal olgunluğuna uygun olmalı

Ebeveynlerin çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurması için suçlamadan, hakaret etmeden, yargılamadan, kendini ‘ben’ diliyle ifade etmeye çalışması fayda sağlıyor.

HiDoctor Uzman Psikoloğu Doç. Dr. Ferahim Yeşilyurt, sağlıklı aile ilişkileri kurmak için rol ve sorumlulukların, aile üyelerinin yaşına ve duygusal olgunluğuna uygun olması gerektiğini belirtiyor. Yeşilyurt, “Z kuşağının doğduğu dünya, onların kendini güvende hissetmesini engelliyor. Örneğin, teknoloji ile ilgili görevleri ailenin Z kuşağına vermek, sorumluluk almalarını kolaylaştırır” diyor.

 

Toplum içindeki en küçük birlik olan aile, tüm dişlilerin hareket ederek maksimum kuvvet kazancının sağlanmasına ve sistemin daha kolaylıkla sorunları çözmesine katkıda bulunur. Aile içindeki rol dağılımı, bireylerin genel mutluluğuna ve aile ilişkilerine önemli ölçüde etki ediyor. Buradaki en önemli konu ise, rol ve sorumlulukların, aile üyelerinin yaşına ve duygusal olgunluğuna uygun olması gerektiği. Aksi taktirde ailede çatışma yaşanması kaçınılmaz oluyor; yani roller ailedeki kişilere orantısız şekilde dağıtılırsa veya uygun olmayan kişilere verilirse mutsuzluk başlıyor, aile ilişkileri zedeleniyor.

HiDoctor Uzman Psikoloğu Doç. Dr. Ferahim Yeşilyurt, aile iletişimi konusunda önemli başlıkların altını çiziyor. Yeşilyurt, aile çatışmalarının temelinde yatan faktörler ve bu faktörlerle nasıl başa çıkılabileceği konusunda şunları söylüyor: “Aile çatışmalarının temelinde sorumluluk ve yetki paylaşımı önemli yer tutuyor. Sorumlulukların nasıl dağıtılacağı ve kimin hangi konuda yetkili olacağı soruları, çatışmaya neden olabiliyor. Oysa, çatışmalar aile üyelerine, karşı tarafın duygu ve düşüncesini anlayabilme fırsatı sunar. Bu fırsatı görebilmek için de ailede empati ve iletişim becerilerinin güçlenmiş olması gerekiyor. Çatışmaları, sürekli kazanan ve kaybeden denkleminden uzak tutmak şart.”

 

 Aile, insanların duygu alışverişinde bulunabildiği en önemli ortam

 

Ailedeki duygusal bağın güçlendirilmesi için birkaç pratik yol da öneren Yeşilyurt aileyi; insanların duygu alışverişinde bulunabildiği, duygularını ifade edebildiği, tanımlayabildiği ve paylaşabildiği en önemli ortam olarak tanımlıyor. Yeşilyurt bu ortamı yaratabilmenin; aile içinde ortak aktivitelerde bulunmaktan, oyunlar oynamaktan ve ortak aile tarihi yaratacak etkinliklere katılmaktan geçtiğini söylüyor.

 

 Yeşilyurt, ailelerin zor zamanlarda birbirlerine destek olabilmesi için “Ailede güven ve dayanışma iklimi oluşturun. Suçlama yerine görev paylaşımı yapın. Sorun değil, çözüm üzerine odaklanın. Duygularınızı paylaşın” önerilerinde bulunuyor.

 

Destekleyici, birbirlerini olduğu gibi kabul edebilen ve empati kurabilen ailenin önemi

 

Ailenin, üyelerin kişisel gelişiminde çok önemli rol oynadığına işaret eden Yeşilyurt, “Kuşkusuz, ailenin destekleyici ve onaylayıcı olması çocukların gelişimini kolaylaştırıyor. Her alanda girişimciliğin desteklenmesi, eleştirinin ve aile üyesinin yaşadığı hata yapma korkusunun azaltılması gerekiyor. Buradaki en önemli konu ise aile üyeleri arasındaki farklılıkların kabul edilmesi. Bu kabul çok kıymetli. Çünkü aile üyelerini oldukları gibi değil de kendi kafamızdaki gibi görmek, hem karşımızdaki kişiyi zor durumda bırakır hem de bizi öfkelendirir. Bu nedenle aile üyeleri, birbirlerini oldukları gibi kabul edebilmeleri konusunda desteklenmeli. Aile üyeleri bu konuda zorlanıyorsa profesyonel bir destek almakta fayda var.”

 

Güçlü empati kurabilmek, sağlıklı aile ilişkilerini beraberinde getiriyor. Yeşilyurt’a göre, anne babanın öncelikle çocuğuna göstereceği empatik yaklaşımla rol model olması gerekiyor. Yeşilyurt bu konuyu: “Ailenin birbirini dinlemesi, farklı fikirde olduklarında anlayışlı yaklaşması, farklılıklara saygı göstermeye çalışması önemli. Duyguları dinlemek, duyguların ifade edilmesine izin vermek ve duyguları tanımlamak, duygusal anlamda empati gelişimine katkıda bulunuyor. Zihinsel düzeyde empati gelişimi için ise olaylar hakkında konuşmak, olayla ilgili farklı kişilerin neler hissetmiş olacağı konusunda tahminlerde bulunmak değerli” şeklinde açıklıyor.

 

 Aile, çocukların duygularını tanımasını ve ifade edebilmesini sağlamalı

 

 İnsan ilişkileri için çok önemli bir rehber olan duyguların, aile bağları için de ön planda olması gerektiğini kaydeden Yeşilyurt, şöyle devam ediyor: “Bir ilişki ve iletişim içindeyken; duyguların anlaşılması, ifade edilmesi ve paylaşılması gerekiyor. Bunun becerilerin kuvvetlenmesi için gerekenler ise, çocuğa duygusunu ifade edebileceği güvenli bir aile ortamı yaratmak, çocuğun duygularını sabırla dinlemek ve empati kurarak yaklaşmak. Duyguların ‘primer duygular’ olması ilişkiyi kuvvetlendirirken, ‘sekonder duygular’ ise, çatışmalara ve anlaşmazlıklara neden oluyor. Bu nedenle öncelikle primer duyguların tanınması, ifade edilmesi ve aktarılması gerekiyor. Ebeveynlerin çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurması için suçlamadan, hakaret etmeden, yargılamadan, kendini ‘ben’ diliyle ifade etmeye çalışması fayda sağlıyor.”

 

Teknoloji ile ilgili görevleri Z kuşağına verin

 

“Tüm bu bahsettiğimiz başlıklar, özellikle de Z kuşağı ve aileleri için çok önemli” diyen Yeşilyurt, “Girişimci ruhlu, bağımsız, söz hakkı isteyen, değişime hızlı uyum sağlayan, geri bildirim isteyen, dünyaya güven duymakta zorlanan Z kuşağı sorumluluktan çok da hoşlanmıyor. Yine de Z kuşağının becerilerini ve taleplerini fark edip ona göre görevlendirmek ve iletişim kurmak mümkün. Örneğin teknolojiye olan hakimiyetlerini bir fayda haline getirmek, aile içindeki görevlerini bu odakta belirlemek sağlıklı bir yol olabilir. Yeni şeyler denemeyi seven, bağımsız, ebeveynlerinden anında geri bildirim almak isteyen Z kuşağına; destekleyici ve onaylayıcı olmak, eleştiri yapmamak, karar alma hakkı vermek, empati kurarak ve farklılıkları kabul ederek yaklaşmak çok daha olumlu sonuçlar almanızı sağlayabilir. Şunu da unutmamak lazım ki, Z kuşağının doğduğu dünya,onların kendini güvende hissetmesini engelliyor. İşte burada da toplum içindeki en küçük birlik olan aile ve aile içindeki güven ortamı önem kazanıyor” şeklinde konuşuyor.