CÜBBELİ AHMET HOCA: BENİ SATSALAR ETİM KEMİĞİM 5 PARA ETMEZ…

Kayseri’de iş insanı Türker Horoz’un misafiri olan Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, 1.5 milyon liralık Tibat köpeğini severken söylediği sözler dikkat çekti. Cübbeli Ahmet Hoca; “Beni satsalar etim kemiğim 5 para etmez ama Tibet Köpeği bir buçuk milyon ediyor, demek ki insanın değeri ancak îmân ve takvâ iledir” dedi.

Kayseri ziyaret ile ilgili paylaşım yapan Cübbeli Ahmet Hoca, ilginç ifadelerde bulundu. Kendi açılan internet sayfasında Cübbeli Ahmet Hoca’nın Kayseri ziyareti ile ilgili yapılan açıklamada, şu sözler yer aldı;

“Cübbeli Ahmet Hocaefendi Misafiri Olduğu Kayseri Eşrâfından Türker Horoz Beyefendinin Burak At Çiftliği’ni Ziyâret Etti ve Ziyâret Esnâsında Şunları Söyledi

Cübbeli Ahmet Hocaefendi Misafiri Olduğu Kayseri Eşrâfından Türker Horoz Beyefendinin Burak At Çiftliği’ni Ziyâret Etti ve Ziyâret Esnâsında şunları söyledi.

Cübbeli Ahmet Hocaefendi misafiri olduğu Kayseri eşrâfından Türker Horoz Beyefendinin Burak At Çiftliği’ni ziyâret etti ve ziyâret esnâsında şunları söyledi: “Beni satsalar etim kemiğim 5 para etmez ama Tibet Köpeği bir buçuk milyon ediyor, demek ki insanın değeri ancak îmân ve takvâ iledir.” Bu vesîle ile köpekte bulunan 10 hasleti sizinle paylaşıyoruz; İmâm-ı Cezûlî Hazretleri şöyle demiştir: “Köpekte on tâne güzel haslet vardır ki; onlar mutlaka sâdık müridde olmalıdır. Birincisi; gece az uyur ki; bu sıfat âşıkların alâmetindendir. İkincisi; sıcaktan soğuktan şikâyetlenmez ki; işte bu vasıf sabredenlerin alâmetindendir.

Üçüncüsü; ölürken mîras bırakmaz ki; bu da zâhid (dünyâya soğuk kişi)lerin alâmetindendir. Dördüncüsü; kin tutmaz ki; bu da müminlerin alâmetindendir. Beşincisi; stok yapmaz (yarına yiyecek saklamaz) ki; bu da yakînî îmân sâhiplerinin alâmetlerindendir. Altıncısı; kendisine bir şey verilse kanâat edip onu yer, bu da kanâatkârların alâmetlerindendir.

Yedincisi; sığınacağı belli bir mekânı yoktur, bu ise Allâh-u Te‘âlâ’nın yolunda seyâhat edenlerin alâmetindendir.

Sekizincisi; nerede olsa orada uyur ki; bu da kadere rızâ gösterenlerin alâmetindendir.

Dokuzuncusu; sâhibini tanıyınca daha onu tanımamazlık etmez, dövse de aç bıraksa da kapısını terk etmez, işte bu da ârif (Allâh’ı hakkıyla tanıyan kimse)lerin alâmetindendir.

Onuncusu; ekseriyetle aç durur ki bu da sâlih (velî)lerin alâmetindendir.”

(Muhammed el-Mehdî el-Fâsî, Mümti‘u’l-esmâ‘ fi’l-Cezûlî ve’t-Tebbâ‘ vemâ lehümâ mine’l-etbâ‘, sh:41-47; ‘Abbâs ibnü İbrâhîm et-Te‘âricî, İzhâru’l-kemâl fî tetmîmi menâkıbi seb‘ati ricâl, 2/38-39, 43-45; Aynı mlf, el-İ‘lâm bi men halle Merrâküş ve Eğmât mine’l-e‘lâm, 5/60, 67-73)”