Dr. Soner Kılıç: Kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır

Kayseri Şehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Soner Kılıç, 30 Mayıs Dünya Multipl Skleroz (MS) günü nedeniyle hastalık hakkında çeşitli bilgiler verdi.Dr. Kılıç, “Multipl skleroz 20-40 yaş arasında başlayan kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Genellikle alevlenme ve düzelmelerle seyreder. Bazı hastalarda başlangıçtan itibaren, bazılarında ise hastalık başlangıcından yıllar sonra ilerleyici nörolojik bulgular ortaya çıkabilir” dedi.

Nöroloji Uzmanı Dr. Soner Kılıç, Multipl Skleroz (MS) Hastalığı Hakkında şu bilgileri aktardı;

Multipl skleroz nedir?

Multipl Skleroz genç erişkinlerde görülen, genellikle alevlenme ve düzelmelerle seyreden, santral sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen bulgularla seyreden, olasılıkla bağışıklık sistemini etkileyerek myelin dediğimiz sinir hücresi kılıfı ve sinir hücrelerinde hasar oluşturan bir hastalıktır.

MS, beyin ve omuriliği etkilediği için çok çeşitli nörolojik belirtilere yol açabilir. MS hastaların çoğunda ataklar ve düzelmelerle, küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle seyretmektedir.

Ataklar özellikle başlangıç döneminde tamamen düzelme gösterse de ilerleyen yıllarda bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtilerdir. Örnek olarak genç bir kadın hasta bir sabah kalkığında sol gözünün net göremediğini, bulanık gördüğünü veya elinde güç kaybı ve uyuşukluk olduğunu, kahve fincanını iyi tutamadığını fark edebilir. İşte biz bu durumları atak olarak tanımlıyoruz.

MS’e bağlı yakınmalar “MS atağı” sırasında ortaya çıkıp daha sonra iyileşebileceği gibi bir kısmı uzun dönemde kalıcı olabilmektedir. Merkezi sinir sistemi hastalığı olan, beyin ve omuriliğin birçok alanını etkileyen MS, görme bulanıklığı, çift görme, görüntünün kayması gibi görme bozuklukları, bir kolda bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, bir veya iki elde titreme, uyuşma, idrar kaçırma ya da yapamama gibi belirtilerle kendini göstermektedir.

Multipl skleroz kimlerde görülür?

Multipl skleroz 20-40 yaş arasında başlayan kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Genellikle alevlenme ve düzelmelerle seyreder. Bazı hastalarda başlangıçtan itibaren, bazılarında ise hastalık başlangıcından yıllar sonra ilerleyici nörolojik bulgular ortaya çıkabilir.

Multipl skleroz tanısında hangi testler uygulanır?

MS bir çok hastalığı taklit edebilir ve bu nedenle ayırıcı tanı bir çok incelemeyi gerektirebilir. Tanıda ve ayırıcı tanıda MRG (manyetik rezonans görüntüleme) ve beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi yararlı yöntemlerdir.

Multipl sklerozun nedeni nedir?

Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte multipl skleroz ve immunoloji alanındaki bilimsel araştırmalar “multipl sklerozun” ortaya çıkış nedeni, oluş mekanizmaları, tanısı ve tedavisi konusunda her geçen gün daha yeni bilimsel verilere ulaşmamızı sağlamaktadır. MS hastalığında temel neden vücudun immun sisteminin kendi hücrelerine saldırı yapmasıdır.

Genetik yatkınlık dışında MS hastalığının ortaya çıkışını enfeksiyonlar, D vitamini düşüklüğü, sigara gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir. Özelikle sigaranın hastalığın ortaya çıkışında, hastalık seyrinde ve tedavi yanıtında önemli olduğunu gösteren kanıtlar giderek artmaktadır. D vitamini de benzer özellikler nedeniyle önemlidir.

Multipl skleroz ne değildir?

MS hastalığı ile ilgili olarak yanlış bilinen bazı konuları düzeltmek önemlidir;

Multipl Skleroz bulaşıcı bir hastalık değildir, aynı evi paylaşan aile bireylerine, aynı ortamda çalışan iş arkadaşlarına bulaşmaz.

Ailevi yatkınlık bazı bireylerde tanımlanmasına karşın sadece genetik geçişli bir hastalık değildir.

MS hastaların çocuk sahibi olmalarını engelleyen bir hastalık değildir. MS hastaları uygun tedavi yönetimi ve ilaç seçimi ile çocuk sahibi olabilirler.

Multipl Skleroz öldürücü bir hastalık değildir.

MS ruhsal bir hastalık değildir.

Multipl Skleroz tedavisi olmayan, çaresiz bir hastalık değildir. Gelişen yeni tedavi yöntemleri ile MS tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Genel olarak yanlış bilinenin aksine MS’li kişilerin çoğunluğu olağan hayatlarına devam edip çalışabilirler.

MS hastası nelere dikkat etmelidir?

Aile, eş, çocuklar, iş arkadaşları ve toplumsal sosyal destek MS hastalığında önemlidir. Hastanın sosyal desteği, fiziksel kapasitesi, işi, uğraşları, hobileri, günlük yaşam aktiviteleri ne kadar iyi olursa hastalık da daha iyi seyrediyor. İlaçlar dışında aile bireylerinden gelen destek, hastanın iş hayatına devam etmesi ya da bir uğraşının olması önemlidir. Hastanın beslenmesine dikkat edilmeli, balık ve deniz ürünleri, salata, sebze ve meyve tüketilmelidir.

D vitamini düzeyinin MS hastalığında önemli olduğunu, hastanın diyet dışında uygun zamanlarda güneşlenmesinin yararlı olacağını biliyoruz. Ancak MS hastalığında, kaplıca, termal sular ve sauna gibi sıcak ortamlar hastalık belirtilerinde artışa yol açabileceği için önerilmemektedir. Sigara kullanımın bırakılması hastalığın seyri üzerine ve tedaviye yanıt açısından önemlidir.

MS tedavisinde gelişmeler nelerdir?

Dünya’da olan tüm tedavi seçenekleri ülkemizde de bulunmaktadır. Enjeksiyon tedavileri, ağızdan haplar ve serum şeklinde uygulanan tedaviler ile artık hastalık aktivitesi çok iyi bir şekilde azaltılmaktadır. Maalesef özür kalmış hastalarda bu durumu geri getirecek tedavilerde eksiklikler vardır. Bundan sonra bu alandaki etkili tedaviler sağlayabilmek MS hekimlerinin ana uğraş alanlarındandır.

1993 yılından önce MS için onaylanmış hiçbir tedavi bulunmazken bugün, hastalığın farklı gidişine ve aşamalarına yönelik olarak farklı tedavi alternatifimiz vardır. Ancak son yıllarda MS hastalığı tedavisinde hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyecek daha fazla tedavi seçeneği ile karşı karşıyayız.

MS tanısı ve tedavisi ilgili yeni gelişmeler yaşanıyor. Artık MS tedavisi adına geleceğe daha umutla bakıyoruz. Hastalığın tanısı ve izleminde, MS tedavinde yaşanan olumlu gelişmeler geleceğe umutla bakmamıza neden olmaktadır. Özellikle erken tanı koyduğumuz ve tedaviye başladığımız hastalarda daha iyi sonuçlar elde etmeye başlıyoruz.

Genel olarak toplumda MS için çaresiz, tedavisi olmayan bir hastalıkmış gibi yanlış bir kanı vardır. Bu doğru değil. Erken tanı ve uygulanan doğru tedavi yönetimleri kullanıldığında hastaların çoğu normal hayatına devam edebiliyor.