DR. TÜMTÜRK UYARDI; ÇOK OTURMAYIN DAR GİYİNMEYİN
Halk arasında vücudun bacak, kalça gibi bölgelerinde ‘portakal kabuğu’ görünümü olarak bilinen selülit, kadınların 80-90’ında görülüyor.
Kadınların en önemli estetik sorunları arasında yer alan selülit, birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkarken, beslenme alışkanlığı ile yaşam tarzında değişiklik yapılmadan kalıcı şekilde yok olmuyor.
Medikal ve cerrahi tedavi ile birlikte birçok tedavi yöntemi tek başına ya da kombine olarak uygulanabiliyor. Memorial Kayseri Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, selülit ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.
Çok oturmak ve dar kıyafetler selülite neden olabilir
Selülit, cilt yüzeyindeki portakal kabuğuna benzeyen düzensiz iniş ve çıkışlarla kendini belli eden estetik bir cilt sorunudur. En çok uyluk, kalça ve karın bölgesindeki deri ve deri altı yağ dokusunda oluşmaktadır. Homojen yani düz olmayan engebeli görünüm derinin altında biriken ve genişleyen yağ hücreleri ile cilt yüzeyine dik uzanan ve ‘septa’ adı verilen lifli bantların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Selülitin en sık görülen nedenleri; hormonal değişiklikler, genetik faktörler, kilo alımı, kilo kaybı, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzı, sigara, alkol, kafeinli içecekler, karbonhidratlı beslenme ve yoğun tuz kullanımıdır. Bunların dışında dar kıyafetler ve çok fazla oturmak da selülite neden olabilir.
Selülitin 3 derecesi
Birinci derece selülitlerde portakal kabuğuna benzetilen inişli çıkışlı görüntü, cildin sıkışmasıyla belirgin hale gelir. Ayaktayken ve yatar vaziyette selülit görüntüsü fark edilmez. İkinci derece selülitler ise uzun süre ayakta durulduğunda ve bacak bacak üstüne atıldığında ciltte belirginleşir. Sıkışan ciltte, portakal yüzeyi tümsekleri ortaya çıkar. Üçüncü derece selülitler, otururken ve sıkıştığında değil de yatay pozisyonda belirgindir. Bu selülitler ağrı yapabilir. Menopoz dönemindeki kadınlarda ağrılı bu durum görülebilir. Genelde bacakların uyluk bölümünde, karın, kol basen ve kalça bölgesinde ortaya çıkar.Üçüncü derece selülitler ağrı yapabilir
Üçüncü derece selülitler, ağrı yapabilir. Özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda ağrı oluşabilmektedir. Ağrı, selülitin bulunduğu bacaklar, karın, kol basen ve kalça bölgesinde ortaya çıkabilir. Selülitin; kadınlarda bacak, basen, kalça ve karın bölgesinde oluşması normaldir. Başka bir ciddi hastalığın belirtisi olmayan selülitler zamanla varislere, duruş bozukluklarına ve ciltte sarkmalara neden olabilir. Tedavi seçenekleri oldukça fazladır. Ancak vücutta biriken yağ dokusunun neden olduğu selülitten kurtulmak için yaşam tarzının değiştirilmesi gerekir. Spor ve diyet öncelikli seçenekler olmalıdır. Vücut sıkılaşması için kilo verme sürecinde ve sonrasında önerilen uygun spor, selülit tedavisinde önemlidir. Eğer spor ve diyet etkili olmuyorsa deforme olmuş yağ dokusuna odaklanan cihazlar ve işlemler ile cerrahi (liposakşın) seçenekleri düşünülebilir. Özellikle masaj mantığıyla çalışan cihazlar, uzun dönemde kan dolaşımını hızlandırıp birikmiş yağ dokusunu azaltmaktadır.
Medikal tedavide selülit giderici kremler, radyofrekans, ultrason, karboksiterapi, vakum terapi, elektroterapi, pressoterapi, yağ dokusu arasındaki fibröz bantları yıkan lazer tedavileri ve artan yağ dokusunu eriten, dolaşımı düzenleyen mezoterapi gibi tedaviler tek başlarına ya da kombine olarak kullanılabilmektedir.
Selülit tipi ve derecesine göre tedavi seçenekleri
Lenfatik drenaj uygulaması: Özellikle bacaklarda yüzeyel dolaşımın bozulması sonucu lenfatik drenajın sağlanması amacıyla tüm bacak veya karına eşit miktarlarda değişik aralık ve değerlerle basınç uygulanması işlemidir. Mezoterapi: 4 milimetrelik özel iğneler ve bir enjektör yardımıyla cildin orta tabakasına özel solüsyonların enjekte edilmesidir. Bu maddeler selülitli bölgeye doğrudan etki yapar ve vücut tarafından kullanılmayan yağ hücrelerini parçalayarak organizma tarafından tekrar kullanılabilir yağ durumuna getirir. Tedavinin amacı yağ hücrelerinin zarlarını parçalamak, lenf ve kan dolaşımını rahatlatmak, lipoliz mekanizmasını tekrar harekete geçirmek, cilt yüzeyini iyileştirmektir. Haftada 1 veya 15 günde 1 uygulanacak 8-12 seans yeterlidir. LPG: Cilde vakum uygulayarak “septa” adı verilen anatomik yapıları gevşetmeyi, uzatmayı ve hatta koparmayı amaçlayarak çalışan cihazlar selülit tedavisinde yer bulmuşlardır. LPG aspirasyon (emme) ve dönme aksiyonlarının birlikte kullanılarak deri ve deri altı dokulara negatif basınç uygulanması prensibine dayanan bir masaj metodudur. Akupunktur: Vücudun çeşitli kilit noktalarına iğneler yardımıyla ulaşıp su ve yağ hücrelerini harekete geçirerek yok etme yöntemidir. Ozon terapi: Yağ hücrelerini oksijen ile temizleyerek, yağların yakılmasını amaçlayan bir yöntemdir. Selülitli bölgeye uygulanan buhar banyosu sayesinde oksijen alt tabakaya kadar ulaşır ve kan dolaşımını hızlandırır. Lazer tedavisi: Selülitli bölgeler üzerine uygulanan lazer ile kan dolaşımı hızlandırılır ve hareketsiz bölgeler harekete geçirilir. Geçirgenleşen yağ hücrelerindeki fazla yağ dinamik lazer ile akışkan, sıvı hale getirilir ve yağ hücrelerinin sağlıklı formuna dönmesi sağlanır. Ultrason: Derinin altına doğru inilerek yağ hücrelerini parçalamayı sağlayan bir yöntemdir. Sadece selülitli bölgelerde değil küçük yağların tedavisinde de etkilidir. Bu yöntemle ses dalgalarının kavitasyon etkisiyle selüliti parçalaması veya depolarını azaltması sağlanır. Basınç tedavisi: Hava basıncı ile kan ve lenf dolaşımını harekete geçiren bu yöntem, selülit tedavisinde çok etkilidir. Lipoelektro: Çok ince ve uzun iğneler yardımıyla yapılan bu tedavide, elektro ile selülitli bölgelerdeki yağlar parçalanarak boşaltılmaya çalışılır. Radyofrekans: Radyofrekans, cilt kollajen sentezini tetiklerken cilt altı yağ dokusunun incelmesini sağlar. Derin katmanlardaki selülit sebebi olan bantların gevşetilmesine neden olur. Karboksiterapi: Karbondioksit gazı enjekte edildiği bölgede yağ hücrelerini parçalar, mikro dolaşımı ve dokuların oksijen kullanma potansiyelini artırır.