ERBAKAN’DAN İKTİDARA ÇAĞRI: HER ŞEYİ DE MİLLETTEN BEKLEMEYİN!
Vatandaşın elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemekte dahi güçlük çektiğini hatırlatan Erbakan, “Şimdi de ‘yeni ekonomi modeli’ diye ihracatçının döviz bedelinin yüzde 25’ine, milletimizin yastık altındaki birikimine, kadınların bileziklerine, takılarına göz diktiler... Neden verecekmişiz altınımızı, dövizimizi? Faize, imtiyazlı holdinglere, israfa kaynak olsun diye mi? Eskiden bir söz vardı; ‘Her şeyi devletten beklemeyin’ diye, şimdi o söz değişti; ‘Her şeyi de milletten beklemeyin!’ Biraz da devlet olarak siz bir şeyler yapın, tasarruf edin, kaynak üretin.” çağrısında bulundu.
Boş baklava, boş tost, taneyle salatalık dönemi
Erbakan açıklamasında şunları kaydetti:
“İktidara geldiklerinden bu yana tam 170 devlet kuruluşunu sattılar. 240 devlet kuruluşu teslim aldılar, sata sata elde 70 tane kaldı. Bu yetmedi, ‘Yokluk Fonu’ kurdular, elde avuçta kalanları burada toplayıp bunların üzerinden de borç aldılar. Devlete ait 6 bine yakın tapuyu sattılar. Bu da yetmedi, Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesi, ülkenin kefen parası olan 41 Milyar TL’yi harcayıp bitirdiler, üstüne Merkez Bankası’nın döviz rezervini eksi 55 milyar dolara indirdiler. Devletin tüm kaynaklarını bitirdiler. Bu milletin parasıyla 513 milyar dolar faiz ödediler. İmtiyazlı holdinglere milyarlarca doları aktardılar. Bu milletten 20 senede ‘2.4 trilyon dolar vergi’ topladılar. Pandemide vatandaşına en az nakit yardımı yapan 3 ülkeden biri olduk, hatta vatandaşa IBAN numarası verildi. Yetmedi yılbaşından beri Elektriğe konutlar için yüzde 125 zam, işyerleri için yüzde 168 zam, doğalgaza zam, köprü-otoyola zam, vergi-harçlara zam, ZAM ZAM ZAM… Bakın bu millet dondurucu soğukta ucuz Ayçiçek yağı kuyruğunda, halk ekmek kuyruğunda bekliyor. Elektrik faturasını ödeyememiş, karanlıkta-soğukta oturuyor. Geçtiğimiz günlerde boş baklava dönemi başladı şimdi de boş tost, boş gözleme haberlerini hepimiz okuyoruz. Taneyle salatalık satılıyor, pazarlarda kırık havuç satışı yapılıyor, insanlar perişan olmuş, yetmez, daha bir de üstüne şimdi yastık altındaki altındakileri verin diyorlar.”
Her şeyi de milletten beklemeyin
İktidarın temel gıda ürünlerinde yüzde 7 KDV indirimini olumlu bulduklarını ancak yapılan zam oranları karşısında yetersiz kaldığını aktaran Erbakan, “Eskiden bir söz vardı; ‘Her şeyi devletten beklemeyin’ diye, şimdi o söz değişti, ‘Her şeyi de milletten beklemeyin!’ Biraz da devlet olarak siz bir şeyler yapın, tasarruf edin, kaynak üretin. ‘Efendim bakın ne güzel KDV’de 7 indirim yaptık’ iyi de siz her zaman söylediğimiz gibi ‘kaşıkla verip kepçeyle almaya’, ‘vatandaşın sağ cebine 3 lira koyarken sol cebinden 10 lira almaya’ devam ediyorsunuz. Önce adeta yağmur gibi yağan doğalgaz, elektrik, kömür, köprü-otoyol zamları, elektrik faturalarının bir ayda yüzde 100’den fazla artışı, Borç-Faiz ve Beton-Çimento ekonomisi nedeniyle patlayan döviz kurları ve büyük ölçüde buna ve üretimsizliğe bağlı olarak yıllık yüzde 115, aylık dahi yüzde 15 seviyesine gelen enflasyon… Arkasından gıda ürünlerinden alınan KDV’de yüzde 7’lik indirim! Ellerinize sağlık da fiyatlar bir ayda ‘yüzde 15’ artarken, yüzde 7’lik KDV indirimi devede kulak dahi değildir. Bu indirim sadece 2 haftalık enflasyonla yok olup gidecektir.” şeklinde konuştu.
Birkaç milyar dolar için çalmadıkları kapı kalmadı
İktidarın ekonomik darboğaz yüzünden ABD’ye, Çin’e, BAE’ye, İsrail’e yakınlaşmaya çalıştığını kaydeden Erbakan, sözlerine şöyle devam etti: “Çin’den ‘birkaç milyar dolar bulacağım’ diye Doğu Türkistan’daki zulmü görmezden geliyorlar, 15 Temmuz’un finansörü dedikleri Birleşik Arap Emirlikleri ile anlaşma imzalıyorlar. Kendi ifadeleri olarak belirttikleri ‘çocuk öldürmesini çok iyi bilen’ İsrail’le de ilişkileri düzeltmenin peşindeler… Öncelikle birkaç ay önce bizzat Cumhurbaşkanı’nın ‘gönül ister ki İsrail’le ilişkilerimiz eski seviyesine gelsin’ açıklaması, sonrasında Türk-Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı üyelerinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Sn. Cumhurbaşkanı’na kutsama duası okumaları, yine Sn. Cumhurbaşkanı’nın daha önce İsrail'le anlaşma yapmasından dolayı düşman bellediği BAE ile ilişki kurup anlaşmalar imzalaması, C. Başkanlığı sözcüsünün İsrail ziyareti ve en sonunda da İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un Mart ayında Türkiye'ye yapacağı ziyaretin ilan edilmesi, İsrail ile son dönemde yaşanmakta olan yakınlaşmanın ulaştığı noktayı göstermektedir… Tüm bu gelişmeler iktidarın, 20 yıldır uygulanan borç-faiz ekonomisinin sonucunda karşılaşılan ekonomik darboğazdan çıkış için, İsrail’le yeniden dost olma ve böylece Biden yönetimi ile buzları eritme politikası uyguladığını göstermektedir. Birkaç milyar dolar döviz için çalmadıkları kapı kalmadı… Neden bu haldeler çünkü israfı ve imtiyazlılara kaynak aktarmayı terk edip, denk bütçeyi gerçekleştirmedikleri için, borçlanma yerine milli kaynak paketleri ile kaynak üretip, üretim-istihdam-ihracat odaklı ekonomi modelini uygulamadıkları için, dış politikada da D-8 Organizasyonu’nun güçlendirilip, D-60 hedefini gerçekleştirmek yerine 20 senedir G-20, AB’nin arkasından gittikleri için… Bunlar olmadığı için güçlü Türkiye olamıyoruz ve güçlü olamadığımız için de ona buna yakınlaşmaya çalışıyoruz. Bütün bunlar Erbakan Hocamızın kendilerine yıllarca anlattığı konulardır. Ne diyelim keşke Erbakan Hocamızın dediği gibi ‘ders anlatırken, arka bahçede top oynamak yerine dersi iyi dinleselerdi,’ o zaman bu hallere düşmezlerdi!”
Asıl mesele kendilerinin milletin gözünün içine bakmamalarıdır
‘Gözlerimizin içine bakın diyorlar ama asıl mesele kendilerinin yıllardır milletin gözünün içine bakmamaları, milletle göz göze gelmekten kaçınmalarıdır.’ diyen Erbakan, “Ancak milletimiz onların gözünün içine bakıyor ve artık millete bir şey veremeyeceklerini görüyor, millete bir şey vermek şöyle dursun, bu milletten daha ne alabiliriz hesabındalar. Bu Millet bunu artık çok iyi biliyor ve Türkiye’nin her köşesinde akın akın Yeniden Refah’a koşuyor… Biz Yeniden Refah Partisi olarak; fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapan bu düzeni değiştireceğiz. Fakirden alıp, zengine veren bu sistemi ortadan kaldıracağız… “Önce imtiyazlılar” diyen bu anlayışı ‘önce millet’ diyen anlayışla değiştireceğiz.” ifadelerini kullandı.