ERBAKAN'DAN 'İTTİFAK' AÇIKLAMASI: KİMSEYE KAPIMIZI KAPATMADIK
Ankara'da bir restoranda gerçekleşen programda konuşan Erbakan 3. kuruluş yıldönümünü geçtiğimiz günlerde kutladıklarını, 'Paylaşımda Adalet' ve 'Yönetimde Adalet'i tesis etmek için ve siyasete nezaket ve zerafet katmak için yola çıktıklarını ve üyelerinin yaş ortalamasına bakıldığında Türkiye'nin en genç partisi olduklarını belirtti.
Reel politik değil dava siyaseti yapacağız
Erbakan, şunları söyledi; "Yeniden Refah Partimiz’in daha ilk adımlarında takip edeceğimiz siyaset anlayışını da tanımladık, dedik ki; Yeniden Refah Partimiz Milli Görüş zihniyetini temsil edecek, Milli Görüş’ün orijinal açılarından bir derece dahi sapma göstermeyecek “Hakkı üstün tutan”, “maneviyatçı”, “nefis terbiyesini esas alan” siyaset yapacağız Siyaseti ibadet olarak gören anlayışla hareket edeceğiz “Dünyacı” değil, “Ahiret öncelikli” siyaset yapacağız. Reel politik değil, dava siyaseti yapacağız. Kim yapmış olursa olsun doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilme erdemini gösteren siyaset yapacağız. Sadece eleştiren değil, çözüm üreten siyaset. Gizli ajandası olmayan, samimi siyaset. “Önce Dış Güçler”, “Önce İmtiyazlılar” anlayışı ile değil, “Önce Millet” anlayışı ile yapılan siyaset. Söylemlerle eylemlerin uyumlu olduğu siyaset. Gençlere daha çok yer verilen siyaset bir siyaset yapacağız dedik. Geldiğimiz noktada Yeniden Refah Partimiz’in Türkiye genelinde yüz binlerce teşkilat mensubuyla var olan, çalışan, ülkemizin ve milletimizin geleceği için projeler, çözümler üreten büyük bir teşkilat haline geldiğini görmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Bugün itibariyle 81 ilimizde, 900’den fazla ilçemizde teşkilatlarımızı kurduk. Pek çok ilimizde köy ve mahalle teşkilatlarımızı tamamladık… Şu anda 170 binin üzerinde resmi üyemiz, 100 bine yakın ıslak imzalı üye formu ve 50 bine yakın sandık başmüşahitimiz ile Yeniden Refah Partimiz, Türkiye siyasetinin her geçen gün hızla büyüyen gücü ve parlayan yıldızı haline gelmiş durumdadır."
Sadece eleştiri değil çözüm de ortaya koyuyoruz
Partisinin hazırladığı Milli Kaynak Paketleri ve diğer proje kitaplarına da değinen Erbakan, “Sadece eleştiren değil çözüm ortaya koyan bir siyasetle ilgili olarak partimiz Milli Kaynak Paketleri kitabımızı ortaya koydu. 15 maddede bir senede 150 milyar dolarlık bir kaynak nasıl bulunacak bunun bulunmasında en önemli husus ilave vergi, zam yapmadan, milletten herhangi bir kesinti yapıp millete yük yüklemeden ve tabii ki borçlanmadan. Devletin, milletin, ülkenin arazilerini, sanayi tesislerini satıp yok etmeden bu kaynaklar nasıl üretilecek bunun kitabı ortaya konuldu. 81 İlimize Yüzlerce Refah Projesi kitabımız 81 ilimizde 634 tane projenin ne olduğu, neyi amaçladığı ve nasıl bir katkı, fayda sağlayacağını ortaya koyan bir kitap” ifadelerini kullandı.
Dövizin yükselmesinin sebebi borç faiz beton çimento ekonomisidir
Döviz kurlarının astronomik yükselişine de değinen Erbakan, döviz kurlarındaki bu artışın, yüksek enflasyona sebep olarak halkın hayatını doğrudan etkileyen bir faktör olduğunu belirtti. Dövizin yükselişinin nedeninin iktidarın uyguladığı yanlış politikalar olduğunu da ifade eden Erbakan, "Hükümet yetkilileri; “döviz yükselsin ne olacak, döviz hesabınız mı var” dediler, ama gerçeğin öyle olmadığı acı bir şekilde görüldü… Yıllık 50-60 milyar dolar dış ticaret açığı olan, yerli ürün üretirken dahi 82 oranında ithal hammadde ve malzemeye bağımlı olan bir ülkenin ekonomisi “ithalata bağımlı” bir ekonomidir, ithalata bağımlı olmak da sürekli olarak yüksek miktarda döviz ihtiyacı, talebi demektir. Kaynak ihtiyacının sürekli olarak “kısa vadeli ve yüksek faizli dış borç” ile karşılandığı bir ülkede, dış borç geri ödemesi zorunluluğu nedeniyle oluşan yüksek döviz talebi, kurların yükselmesine sebep olmaktadır. Yani dövizin yükselmesinin sebebi “Borç-Faiz” ve “Beton-Çimento” ekonomisidir. Bu temel sebeplerden dolayı döviz kurları sürekli artmaktadır, döviz kurunun artışı da, “ithalata bağımlı bir ekonomide” doğrudan doğruya hayat pahalılığı ve enflasyon demektir. “Borç-faiz-zam-vergi ekonomisi” yerine, “üretim- istihdam- ihracat” odaklı ekonomiye geçilmeden Türk lirasının değeri korunamaz." şeklinde konuştu.
Kadına yönelik şiddet önlemek için idamın geri gelmesini destekliyoruz
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününe ilişkin de açıklama yapan Erbakan, “Tabi kadına yönelik şiddete yapılması gereken bir şey öncelikle yasal düzenlemeler. Bunların da kadına şiddeti önleyeceğim derken yuvayı yıkacak veya erkeği mağdur edecek şekilde değil de hem erkeği hem kadını hem aileyi koruyacak, aile bütünlüğünü muhafaza edecek şekilde düzenlenmesi son derece önemli. Özellikle kadına ve çocuğa yönelik şiddette idamın geri gelmesi konusunda da destek veririz. Kadına da erkeğe de şiddet olaylarında istatistiğe baktığınızda bu suçların işlendiği sırada suçu işleyen kişinin yüzde 70 80 oranında ya alkolün ya da uyuşturucunun etkisinde olduğu açık bir şekilde ortadadır. Bu kısmını göz ardı etmemek lazım ama aynı zamanda yasal düzenlemelerin yapılması gerekirse cinayet gibi olaylar için idam cezasının getirilmesinin de müzakere edilmesi gerektiğini daha önce de birkaç kez söylemiştik ama burada önemli prensip kadını koruyayım derken erkeği mağdur etmek veya yuvayı yıkmak doğru değil.” dedi.
Seçmen bizi hiçbir ittifaka yakıştıramıyor
İttifak konusunda aceleci olmadıklarını seçmenin kendilerini 2 ittifaka da yakıştıramadığını söyleyen Erbakan sağ partilerden oluşan 3. bir ittifaka destek verebileceklerini belirti: “Herhalde millet, seçmen bizi hiçbir ittifaka yakıştıramıyor. Öyle olunca biz de kendimiz sanki girsek daha avantajlı, etkili olacak gibi düşünüyoruz. Gerçi tabi her siyasi partinin gönlünde yatan odur. Kendi gücüyle, kendi ismiyle. Tabi eğer biz kendimiz girip de kendimiz parti olarak bir başkan adayı çıkaracak olursak o zaman bunun tabi partinin genel başkanı olması son derece doğal. Her zaman söylediğimiz bir siyasi parti hele de seçime girme yeterliliği varsa zaten genel başkanı ‘ben ülkeyi yönetirim, Cumhurbaşkanı olmaya adayım’ demiştir. Potansiyel bir Cumhurbaşkanı adayıdır. Eğer öyle bir durum olursa Yeniden Refah Partisi’nin adayının genel başkanı olması son derece doğal. Türkiye’de 24 saat bile uzun bir zaman. Onun için de kesinlikle ittifak yapmayacağız bu bizim kırmızı çizgimiz şu anda doğru olmaz. Dereyi görmeden paçaları sıvamak gibi olur. Onunla ilgili bir üçüncü ittifak önerisini biz televizyonlarda da basın toplantılarımızda da ifade etmiştik. Seçmenin sağ partiler olarak nitelendirdiği partilerin bir ittifak çatısı altında bir araya gelmesi. İYİ Parti bunun başını çekebilir çünkü oy oranı bakımından yüksek bir oy oranı, mecliste grubu var. Demokrat Parti, Büyük Birlik Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi. Böyle bir üçüncü ittifak olması halinde bir sinerji oluşabileceğini ifade etmiştik. Tabi bu noktada hem Cumhur İttifakı’nda hem Millet İttifakı’nda olan bazı partilerin bu ittifaka gelmesi gerekli olacak doğal olarak” dedi.
Genel Başkan Erbakan’ın yanı sıra Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal da hazırladıkları proje kitaplarına ilişkin sunum gerçekleştirdi.