KILIÇDAROĞLU: MEMUR ALINIRKEN ÖNCELİK O AİLELERİN ÇOCUKLARI OLACAK

Kılıçdaroğlu, “Kayseri’de 2019 yılında 43 bin 198 hane sosyal yardım alıyor. 2020 yılında bir yıl sonra 67 bin hane artmış arkadaşlar. 110 bin 446 hane sosyal yardım alıyor. Bu ciddi bir sorundur bunun giderilmesi lazım. Ayrıca bir sözüm daha var. Devlet eğer memur veya işçi alırsa önce bu Aile Destekleri Sigortasından yardım alan ailelerin çocuklarını önce alacak, onların çocukları önce işbaşı yapacak” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri'de Kadir Has Kongre ve Spor Merkezi'nde düzenlenen Sosyal Yaşam Buluşması'nda konuştu. Engelli yurttaşlar, aileleri, dernek ve federasyonlarının temsilcileri, kürsüye çıkarak sorunlarını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na anlattılar.

Sorunları dinleyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Teşekkür ederim. Arkadaşımız sunuşu yaparken, “seslerini duyuramayanların sesi, sözcüsü” dedi. Şundan emin olmanızı isterim, bu coğrafyada kim sesini duyurmak istiyorsa, haksızlığa uğradıysa, bir haksızlık karşısında büyük bir zulüm gördüyse gelecek bu kardeşinizi bulacak. Ben onun sözcüsü olacağım, hepinizin sözcüsü olacağım.

Çok güzel konuşmalar dinledik burada. Anneler dertlerini anlattılar. Emin olun Kadir’in mektubu burada okunurken orada gözlerim doldu. Engelli, konuşamayan, ama gözleriyle annesiyle yazdırdığı bir mektup burada okundu. Ve yine burada eğitimin ne kadar değerli, ne kadar önemli olduğu anlatıldı. Ve bir arkadaşımız konuşurken devletin gerekli görevi yerine getirmediğini söyledi. Şunu bilmenizi isterim. Bir devlet vardır, bir de hükümet vardır. Devlet bakidir, hükümetler geçicidir. Hükümetler devleti yönetmek üzere gelirler. Devlet zaten engellilerle ilgili düzenleme yapmış, anayasada var. “Engelliler özel olarak korunur” diyor, daha ne desin anayasa. “Engellilerin hakları teslim edilir” diyor, daha ne desin anayasa. “Engellilere her türlü eğitim verilir” diyor, anayasa daha ne desin. Kanun çıktı daha ne desin? Peki yapmayanlar kim? Kanun böyle, anayasa böyle, peki yapmayanlar kim? Yapmayanlar bizim oy verdiğiniz ve iktidara getirdiğimiz hükümetler bunlar yapmıyorlar. Sorun oradan çıkıyor zaten. Bunun için bir sigorta dalına ihtiyacımız var. Bunun için bir kurumsal yapıya ihtiyacımız var. Bunun için o kurumsal yapının içinde, yani yönetici kadrosunda, mutlaka engelli ailelerin bulunması gerekiyor. Yani karar verirken, yani sorunu tartışırken, yani çözümü bulurken mutlaka engelli ailelerin temsilcilerinin orada olması lazım. Biz getiriyoruz, kararı veriyoruz, kimin ne yaptığı belli değil. Az önce bir evladımız geldi, diyalize giriyor, erken ayrıldı gitmek için. Yardım yapmıyorlar. Niye yardım yapmıyorlar? Yani yardım alması için illa gidip bir siyasi mi bulması lazım, siyasi bir torpil mi bulması lazım? Arkadaşlar, böyle bir rezalet olabilir mi?

Eğitim konusu çok önemlidir. Eğitimin kreşten itibaren başlaması lazım. Çocuğu anne getirecek kreşe bırakacak, bütün çocuklar orada sosyalleşecekler. Beraber şarkı söyleyecekler, beraber türkü söyleyecekler, beraber şiir okuyacaklar, beraber oyun oynayacaklar, beraber uyuyacaklar, beraber yemek yiyecekler. Dolayısıyla eğitimi kreşten başlatmamız lazım. Peki kreş kurmanın önünde, kreş açmanın önünde bir engel var mı? Hiçbir engel yok. Para var mı? Evet para var. Vergi veriyor muyuz? Evet hepimiz vergi veriyoruz. Engelliler de vergi veriyorlar. Herkes vergi veriyor. İyi de peki ben vergi veriyorsam neden kreş açmıyorsunuz? Neden bizim evlatlarımız kreşe gitmiyor? Kreş var, fakir aileler bazen çocuklarını gönderemiyorlar. Hani sosyal devlettik biz, hani fakir fukaranın devletiydik, hani garibanların devletiydik. Neden bu çocuklara bakılmıyor, neden bu çocuklara hizmet edilmiyor, neden bu çocukların eğitim sorunu çözülmüyor? 40 saat ders alması gerekir, 2 saat veriyorlar. Bu ne demektir? Engelliliğe süreklilik kazandırmak demektir. 40 saat verirseniz süreklilik kazandırmazsınız, o çocuk bilinçli olur.

Evlatlarım ne olacak? Bunu sadece burada dinlemedim ben. İstanbul’da bir seçim çalışması sırasında bir anne yanıma geldi dedi ki, “Zihinsel engelli bir çocuğum var. Küçükken kucağıma alıyordum, evde bakıyordum ama şimdi kocaman oldu kucağıma da alamıyorum, ne yapacağım ben bu çocuğu? Koyacağım hiçbir yer yok. Ama ben anneyim, bu çocuğumun bakım görmesi lazım. Bu çocuğu benim ziyaret etmem lazım, bu çocukla benim ilgilenmem lazım ama ne yapacağım, çocuğumu nereye bırakacağım” dedi. Şaşırdık, doğru, nereye bırakacak çocuğunu. Fakiri fukarayı koruyan devletin adına sosyal devlet denir. Biz öyle miyiz acaba?

“Bunlar devletin zamanında yapmadığı şeylerdir” diye söyledi arkadaşımız. Devletin değil arkadaşlar. Devlet demiş, yapın diyor zaten, yapmayanlar hükümetler, hükümetler yapmıyor. Çünkü bütçeyi kullanan hükümettir, parayı kullanan hükümettir. Hükümetlerin bu sorunları çözmesi lazım. Eğer bu sorunları çözmüyorsa sizlerin hükümete hesap sormanız lazım neden bu sorunu çözmedin diye. Neden benim çocuğum haftada 2 saat ders alıyor da 40 saat ders almıyor diye.

İşitme engelli var, görme engelli var, bedensel engelli var. Ama eğitimle bu engelliliklerin büyük bir kısmı aşılabiliyor. İşte bizim belediye başkanımız engelli, Avcılarda belediye başkanlığı yapıyor. Gidin Avcılar’da kime sorarsanız sorun, Belediye Başkanını alkışlıyor. Neyle? Çalışıyor. Kollarının olmaması onun çalışmasına engel mi? Hayır. Zihni var, çalışıyor. Bütün belediye başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim, Büyükşehir Belediye Başkanımız da burada Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı. O da bir kadın, bir anne aynı zamanda. Fakir mahallelerden başlayarak bütün mahallelerde kreş yapın dedim. Anne güven içinde getirsin çocuğunu kreşe teslim etsin. O da taziyeye gidebilir, o da düğüne gidebilir, o da bir eve komşuluğa gidebilir. Yani bu çocuğu alıp bir kreşe vermek çok mu zor? Devlet için çok mu zor? Hayır efendim çok zor değil. Belediyeler olarak biz bunları yapmaya çalışıyoruz. İstanbul’a 150 tane kreş açacağız ayrıca. Var olanın yanına ayrıca 150 tane açacağız. Ankara’da açıyoruz, Aydın’da açıyoruz. Nerede belediyemiz varsa bol miktarda… Ama fakir mahallelerden başlayın dedim, pozitif ayrımcılık yapın dedim. O mahallelerden başlayarak kreş açın. Çocuklar iyi bir eğitim alsınlar, anne, baba rahat etsin. Çocuğu iyi bir eğitim alsın.

Eğer ailenin durumu iyi değilse mutlaka ona sosyal yardım yapılması lazım. Aklınıza gelmeyen, belki de hiç bilmediğiniz bir sigorta dalı var: Aile Destekleri Sigortası. Kaç kişi duydu acaba, el kaldırabilir mi duyan arkadaşlar? 7 – 8 kişi… Aile Destekleri Sigortası nedir biliyor musunuz? Aile Destekleri Sigortası geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan ailelere gelir garantisi sağlayan sigorta dalıdır. Bu aileler devletten düzenli banka üzerinden yardım alırlar. Devlet dışında hiç kimse bu ailelerin fakir olduğunu bilmez, yoksul olduğunu bilmez. Dolayısıyla sağ elin verdiğini sol el görmez. Biz yapacağız Allah’ın izniyle. Sizlerin desteğiyle göreceksiniz Aile Destekleri Sigortasını çıkaracağız hiçbir anne çocuğunu yatağa aç yatırmayacak. Öyle anne gidecek torpil buluyum, şunu yapıyım, bunu yapıyım yardım bunları bitireceğiz. Ailenin ihtiyacı varsa kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun bizim için aile kutsaldır ve o ailenin yaşadığı kentin caddelerinde, sokaklarında onurla gezmesi lazım. Onun yoksulluğunun afişe edilmemesi lazım. O da bu ülkenin bir bireyidir, onurlu bir bireyidir. Şöyle yardım yapıyorlar siyasetçiler, fakirleri diziyorlar sıraya, geliyorlar onlara yardım yapıyorlar birde fotoğraf çekiyorlar efendim biz bunlara yardım yaptık. Bu olmaz. Bu insan haklarına aykırıdır, insan onuruna aykırıdır. İnancımıza da, dinimize de aykırıdır. Yok öyle bir şey. O nedenle Aile Destekleri Sigortası kanununu çıkaracağız parayı bankada ev kadınının hesabına yatıracağız. Ev kadını emekli gibi, memur gibi, işçi gibi düzenli gidecek aylığını çekecek evinin rızkını, çoluk çoğunun rızkını sağlayacak. Onu ele güne asla muhtaç etmeyeceğiz asla. Bazen şunu söylüyorlar, efendim CHP iktidara gelirse yardımları kesecek. Niye keselim? Akıl var mantık var. Bizim belediye başkanları içinde diyorlardı gelecek belediye başkanları yardımları kesecek. Tam tersi oldu. Hiçbir yardım kesilmedi, her aileye düzenli, sağlıklı yardım gitti. Çoğu yerde her eve doğan çocuk varsa her eve süt gitti hiç kimse para vermedi. Tam tersine bunu kurumsal hale getireceğiz Türkiye genelinde. Türkiye genelinde kurumsal hale gelecek ve Türkiye genelinde hiçbir aile devlet bana bakmıyor sosyal devlet beni görmüyor demeyecek. Devlet onu görecek, yoksulluğunu giderecek ve her aile onuruyla bu ülkede yaşayacak. Bunu yapacağız bundan emin olmanızı isterim.

Ayrıca bu dediğim yoksul aileler için. Ailede bir engelli varsa engelli çocuk için ayrıca yardım yapılacak. O çocuğun eğitimi ayrıca devlet onu finanse edecek. O engelli çocuk Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşıdır sıradan bir insan değil bizim vatandaşımız. Bizim vatandaşımızsa bizim vatandaşımızı korumak hükümetin ve dolayısıyla sosyal devletin görevidir ona bakacak engelli varsa. Anne eğer engelliye bakmak zorundaysa veya anne evde yaşlı birisi var ve ona bakmak zorundaysa devlet anneyi sigortalı yapacak ve sigorta primini devlet ödeyecek. Böylece anne evde çalışırken sigortalı olacak aynı zamanda zamanı gelince de emekli olacak. Bu olduğu takdirde her evde huzur olur. Devlet bunları yapamaz mı, hükümetler bunları yapamaz mı niye yapılmadı? Elin oğlu yapıyor da biz niye yapmıyoruz? Biz bunların tamamını yapacağız emin olun tamamını halledeceğiz.

Öğrenci; diyelim ki düşük gelirle veya hiç geliri olmayan bir ailenin çocuğu ilkokul, ortaokul, lise veya üniversite gittiği zaman göreceksiniz yurt imkanı sağlanacak, eğitim imkanları sağlanacak. Gerekirse kredisi yani bursu sağlanacak. Aileye yük olmayacak. Çünkü o çocuk okuduğu zaman ilerde çok daha iyi yerlere gelecek ve dolayısıyla da annesi, babası çocuğuyla, kızıyla, evladıyla gurur duyacak. Sosyal devlette gurur duyacak diyecek ki kimseyi yere düşürmeden aldım ve bu memlekette herkesi yetiştirdim diyecek. Devletin görevi budur. Ve hükümetler bu görevi yapmak için gelirler iktidara. Eğer bu görevi yapmazlarsa sorunumuz var demektir.

Efendim şöyle bir şey daha onu da ifade edeyim. Yardım yapılırken efendim bu bizim partili yardım yapalım, bu bizim partili değil yardım yapmayalım. Efendim bunun kimliği böyledir biz bunlara yapmayalım, bu bizim kimlik böyle biz bunlara yardım yapalım. Efendim bunun inancı şöyle şunlara yardım yapalım, bu bizim inançtan değil bunlara yardım yapmayalım. Bu insanlık dışı bir görüştür. İnsansak, insanı seviyorsak görüşü, kimliği, yaşam tarzı, inancı ne olursa olsun herkese bakacağız.

Belediye başkanlarım burada, belediye başkanlarıma söylemişim. Bulunduğunuz belde de, belediye de cami, cemevi, kilise, havra ne varsa, insanlar nerede Allah’a ibadet etmek istiyorlarsa orayı tertemiz yapacaksınız. İnsanlar gidecek ibadetlerini yapacaklar. Dolayısıyla ayrım yapmayacağız. Bizim ülkemizde insanlar arasında ayrım yapmak doğru bir şey değildir. Yoksulluk kader değildir. Bir kişi işsizse o onun kaderi değildir. Yanlış politikalar nedeniyle o kişi işsizdir. Yanlış politikalar nedeniyle insanlar bu hale gelebiliyor. Dolayısıyla bunun düzelmesi lazım.

Kayseri’de 2019 yılında 43 bin 198 hane sosyal yardım alıyor. 2020 yılında bir yıl sonra 67 bin hane artmış arkadaşlar. 110 bin 446 hane sosyal yardım alıyor. Bu ciddi bir sorundur bunun giderilmesi lazım. Ayrıca bir sözüm daha var. Devlet eğer memur veya işçi alırsa önce bu Aile Destekleri Sigortasından yardım alan ailelerin çocuklarını önce alacak, onların çocukları önce işbaşı yapacak. Torpili olmayan dışarıda kalıyor. Kanun öyle olacak kardeşim Aile Destekleri Sigortası alıyor şu aile şu ailenin bir tane genç kızı var, genç evladı var, erkeği var efendim bunlar çalışmak istiyorlar önce gidecek onu getirecek. Sınavsa onlar sınava girecekler önce ailelerden alacak. Böylece bir sosyal dengeyi sağlamış olacağız. Bu çok önemli bir kavramdır değerli arkadaşlarım.

Yardım istemek hak mıdır? Bu da önemlidir. Her birinizin hakkıdır lütuf değildir. Devlet lütuf dağıtmaz. Sosyal devlet fakirin, fukaranın yanında olan devlettir ve vatandaş benim fakirliğimi gider ey sosyal devlet deme hakkına sahiptir. Hakkınızdır devletin size yardım yapması lütuf değildir. Bunu böyle düşünmeniz lazım. Hak kavramı vardır hak. Anayasa der ki, herkesin çalışma hakkı vardır der. Siz bana o hakkı verdiniz mi? Vermediniz evladım işsiz. Bana hak verin evladım çalışsın, hak verin ben çalışıyım, hak verin çocuğumu okula gönderiyim. Eğitim herkesin hakkıdır diyor. Benim evladım engelli buna uygun kreş yapmamışsın peki ben hak talep edecek miyim? Evet edeceksiniz. Siz hak talep edeceksiniz sosyal devlette bunun gereğini yapacak. Unutmayınız, bu kardeşiniz 450 kilometre hak, hukuk, adalet için yürüdü.

Başlangıçta bir tane engelli kardeşimiz konuştu ‘Güneşimiz olur musunuz’ diye. Hiç meraklanmayın bu ülkenin kaderini değiştireceğim kararlıyım. Al sana ekmek bana oy ver. Al sana makarna bana oy ver. Al sana bilmem ne bana oy ver. Bu rezalete son vereceğim. İster oy verin, ister vermeyin her eve huzuru getirmenin sözünü veriyorum ben size.

Hakkı, hukuk ve adaleti sağlayacağım. Unutmayın devletin dini adalettir. Eğer siz adaleti yok ederseniz devletin dibine dinamit koyarsınız. Adalet çok soylu bir kavramdır. Kainat adalet üzerine inşa edilmiştir. Benim hakkım bana teslim edilmezse, sizin hakkınız size teslim edilmezse, tüyü bitmemiş yetimin hakkı ona teslim edilmezse hangi adaleti sağlayacaksınız? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yerseniz memlekette adalet olur mu? Bir aile düşünün binlerce aile düşünün zor bela geçiniyor birde bir avuç insan düşünün bir maaş, iki maaş, üç maaş, dört maaş, beş maaş birden alıyor bu mudur adalet? Söz veriyorum bunların tamamını bitireceğiz, beraber bitireceğiz. Göreceksiniz eğitim konusunda göreceksiniz onların tamamını yapacağız ve hayata geçireceğiz hiçbir endişeniz olmasın. Siz bana güveneceksiniz ben size güveneceğim.

Benim zenginleşme diye bir düşüncem yok. Çoluk çocuğumun nasıl yaşadığını kimse pek bilmez. Üç tane güzel evladım var onları da kimse bilmez. Her birisi ayrı bir yerdedir. Şundan emin olmanızı isterim. Beraber olduğumuz takdirde çok güçlüyüz aslında biz gücümüzün farkında değiliz. Beraber hareket ettiğimizde göreceksiniz ne kadar güçlü olduğunuzu, göreceksiniz hak istemenin ne kadar önemli olduğunu, göreceksiniz hakkınız teslim edildiğinde ne kadar mutlu olacağınızı. Göreceksiniz çocuklarınızın güzel bir eğitim alması için verdiğiniz mücadelenin nasıl sonuç verdiğini. Göreceksiniz belediye başkanlarının size nasıl hizmet ettiğini. Göreceksiniz bizim bütün belediye başkanlarımız günün 24 saati çalışırlar. Harcadıkları her kuruşun hesabını verirler. Hesap vermek bir siyasetçi için onurlu bir görevdir. Çünkü sizin paranızı harcıyorum ben. Bakın sanırsınız ki, hiçbiriniz vergi vermiyorsunuz. Hepiniz vergi veriyorsunuz. Ekmek alırken vergi verirsiniz, elektrik düğmesine bastığınız andan itibaren 4 çeşit vergi ödersiniz. Musluğu açtığınız andan itibaren 5 çeşit vergi ödersiniz. O nedenle verdiğiniz vergilerin size hizmet olarak dönmesi lazım sosyal devletin görevi budur. Bunu beraber yapacağız, beraber hayata geçireceğiz. Asla umutsuzluğa kapılmayın Türkiye büyük bir ülkedir, Türkiye güçlü bir ülkedir yeter ki kaynaklar halk için harcansın, millet için harcansın, fakir fukara, garip gureba için harcansın. Bunu yapacağız.

Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum. Allah’a emanet olun diyorum.