MEHMET ATICI'DAN SIRADIŞI ERBAKAN MESAJI

 HAKKIN TIMARHANESİNDE BİR ERBAKAN...

Tasavvuf ehline mâl edilen güzel bir yazı okumuştum "Hakkın Tımarhanesi Hiç Divanesiz Kalır mı?" diye... İstemsiz bir şekilde insanın kendini içinde

bulduğu bu söz, hakkı, hakikati arayan insan için içinde iddia barındıran ama aynı zamanda ruhunda meşk havası estiren bir teslimiyeti vurguluyor. Peki gerçekten Hakkın tımarhanesi var mı? Varsa divanesi kim veya tımarhaneye nasıl divane olunur.

Buna en güzel örnek siyasetin sevilen simalarından merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızdır. Çünkü o; önüne konulan onca maddi imkanı elinin tersiyle itmiş, Hakka teslim olmuş, aklını kalbinin emrine vermiş gerçek bir mümindi. "Bizim davamızda herkes kardeşi için yaşar, menfaati öldürmenin en kolay yolu budur" sözü akla değil kalbe hitap etmiştir. Oysa hangi akıl kardeşinin menfaatini kendisininkinden önde tutar. Hangi akıl mazlumun derdi ile dertlenerek, yoksul Anadolu halkının refahını düşünerek, "Biz siyonizm hapishanesinde isyan çıkarmış bir kaç müslümanız" diyerek sisteme karşı emperyalist güçlerle savaşır? Bu olsa olsa imani bir akıldır. Hâlbuki bir kere onlara tamam dese dünyanın bütün nimetleri önüne serilecekti. Onlara bir kere tamam dese yıllarca iktidarda kalacaktı ancak o, "Bir elime güneşi bir elime ayı verseler ben davamdan vazgeçmem" diyen Peygamberin ümmeti olarak, peygamber ahlakı ile ahlaklanmış yürekli bir müslümandı. Şimdi sormak lazım bunu hangi akıl kabul eder? Defalarca çelme takılarak düşürülmüş ama tekrar ayağa kalkmış, en yakınları tarafından yoluna defalarca engeller konmuş bir insanın derdi ne ola ki? Bunu hangi akılla nasıl izah edelim...  O, Hakka teslim olmuş, Hakkın davasının divanesiydi. "Ne yaptıysam Allah rızası için yaptım" sözü bu teslimiyetin tezahüründen başka bir şey değildir.

Hani derler ya, "Bu dünya gurbettir, memleket isteyen Allah'a sığınsın"... İşte Erbakan hocamız da en sevdiğinin yanına, gurbetten sılaya döner gibi göçüp gitti bu diyarlardan ve Rabbine sığındı... Gerçi o dünyada iken bile Hakkın tımarhanesinde aklını kalbinin emrine vermiş bir mücahit idi. Bugün kıymetini daha çok anladığımız ama geri getiremeyeceğimiz  bir yerde, gerçek memleketinde dünya sınavını vermiş ve Rabbine kavuşmuş Erbakan Hocamız... Bugün ise vefatının 11. yıl dönümünde onu hala anlamaya çalışırken, bizler kendisinin gerçek bir mümin olduğuna bir kere daha şahitlik ediyoruz, bizler kendisinden razıyız Allah da ondan razı olsun, makamı alî, mekanı cennet olsun. Erbakan Hocamızı saygı, sevgi ve özlemle yâd ediyoruz. Bu vesile ile içinde müjdeler barındıran Miraç Kandilimizi tebrik ediyor, yeni bir dünyanın, adil bir dünyanın müjdesini vermesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Es-Selamü Aleyküm...