“Tarihi Yaşatmak, Şehri Yaşatmak” Bilgi Şöleni Sona Erdi
Bilgi Şöleni’nde Türkiye’nin değişik üniversitelerinden gelen akademisyenler ve araştırmacılar şehir ve şehir tarihi, İslam Medeniyetinde şehircilik anlayışı, şehri ve mekanları anlamlı hale getiren eserler hakkında bilgilerin yer aldığı tebliğler sundular. İki gün boyunca insan, şehir ve tarih ilişkisi konuşuldu.
Bilgi Şöleni’nin açılış dersinde konuşan Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan çok önemli ve anlamlı açıklamalarda bulundu. Özellikle son 50 yılda nevzuhur bir şekilde dilimize giren “kent” kelimesinin asla şehir kelimesinin yerini tutamayacağının altını çizdİ.
“KENT KELİMESİ NE TÜRKÇE’DİR VE NE DE ŞEHİR KELİMESİNİN YERİNİ TUTAR”
TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan; “Medeniyet “medine”de yani şehirde teşekkül eder. Son zamanlarda dayatılan bir kelime daha var: Kent. Bu kelime ne “şehir”in yerini tutar, ne de “medine”nin. Üstelik iddia edildiği gibi türkçe de değildir. Sogdcadır; farsça üzerinden dilimize geçmiştir.” diyerek “kent” kelimesinin sonradan lügatlara da sokularak yerleştirilmeye çalışılmasının yanlışlığını vurguladı.
“TARİHSİZ ŞEHİR NE KADAR TALİHSİZDİR”
Tarihi binaların bakımı, onarımı ve kullanılmasının hassasiyet isteyen bir konu olduğuna vurgu yapan D. Mehmet Doğan şunları söyledi:
“Tarihsiz şehir ne kadar talihsizdir! Tarihî yapıların bakımı, onarımı ve kullanılması hassasiyet ister. Burada yeri gelmişken Bursa’da yaşayan bir örnek şahsiyetten söz etmek istiyorum. Bursa’da 18.yüzyıldan kalma Numaniye dergâhını ata yadigârı olarak ayakta tutan Safiyüddin Erhan Bey, şehirde son yıllarda görülen tahribattan bilhassa müşteki. Numaniye tekkesinin onarımını bizzat yöneten Safiyüddin beyin menkıbe addedilecek bir tasarrufundan söz edilir. Bursa’nın şiddetli lodosunun kırdığı tekke camının parçalarını eliyle tek tek toplamış, tavada erittirmiş, cam haline getirtmiş ve binadaki yerine taktırmış. Onu şu sorulmuş: ‘Bunun için harcadığınız paraya kaç katı cam alabilirdiniz, bu masrafa ve zahmete neden girdiniz?’ Cevap şuymuş: “O cam yıllardır buraya hizmet ediyor. Bu hizmeti görmezlikten gelmemek lâzım.” buna eşyaya da hakkını teslim etmek denir herhalde! Onarılan tarihî binalara da hakkını vermek zorundayız. Restore edilen tarihî binalar ne yapılıyor? Bazıları ticarî amaçlı kiraya veriliyor. Bir kısmı da kurumlara, dinî yapılara, cemaatlere veriliyor/tahsis ediliyor. Onların çoğu da tabelalarını asıp kapısına kilit vuruyorlar! Binaların maddesi onarılıyor da ruhu ne âlemde? Vaktiyle bu binalarda ne yapılırdı? Şimdi ne yapılıyor veya yapılmıyor? Geçmişimizin maddesini ayağa kaldırmak için onarım önemli. Bu şöyle veya böyle yapılıyor. Maddî onarımdan sonra manevî ve ruhî bir onarıma da ihtiyaç var. Bu da onarım görmüş tarihî yapının amacına uygun şekilde kullanılması ile olur.” diye konuştu.
Bilgi Şöleninin birinci gününde, Seyyid Burhaneddin oturumu, Hunat Hatun oturumu ve Kadı Burhaneddin oturumları gerçekleştirildi.
Seyyid Burhaneddin oturumunda; Prof. Dr. Mustafa Hizmetli, Zengiler döneminde Şam’da kurulan Salihiye şehrinin İslam kültür tarihinde yeri, Prof. Dr. Abdullah Şevki Duymaz, Kent ve imar üzerine bir portre: II. Abdulhamd, Dr. Yahya Aydın, Yeniden işlevlendirme bağlamında mekanın yeniden yorumlanması tebliğleri yer aldı.
Hunat Hatun oturumunda; Prof. Dr. Aynur Atmaca Can, Kültürel mirasın korunması ve devamlılığında bağlamsal bir yaklaşım önerisi: Eyüp Belediyesi şehir ve medeniyet okulu şehir estetiği atölyesi, Doç. Dr. Muhammed Ziya Paköz, Güfteye uymayan beste: Türkiye’de KENT planlama pratiğinin gelişimi, Doç. Dr. Mehmet Ali Karaman, Tarihi vakaların kent gelişimine etkileri, Dr. Necdet Subaşı, Evrengiz: Yeni bir kavramsallaştırma önerisi, Mehmet Emin Yılmaz, Amasra’da fethin sembolü Fatih Camii tebliğleri yer aldı.
Üçüncü oturum olan Kadı Burhaneddin oturumunda ise; Prof. Dr. Ali Boran, Sahabeler şehri Diyarbakır kent dokusunu koruyan ve yaşatan surlar, Prof. Dr. Ümit Akça, Kent hayatında dezavantajlı bireyler ve dezavantajlı gruplar, Dr. Mehmed Akif Paköz, Sur içi İstanbul’da restore edilen tekkeler ve günümüzdeki durumları, Mahmut Bıyıklı, Şehir kime emanet?, Ali Kılcı, Mardin’de bir köşe taşı: Şeyh Zarrar Camii.
Sempozyumun son gün oturumlarında Kayseri’de yürütülen çeşitli projelerle ilgili tebliğler sunuldu. İlk oturum Davud El-Kayseri oturumuydu. Oturumda; Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, Kültepe Kaniş Karum Tarihi, Araştırmacı-Yazar Mehmet Çayırdağ, Kayseri tarihinin kaynakları, Prof. Dr. Ali Baş, Keykubadiye Sarayı, Dr. Halit Erkiletlioğlu, Kayseri tarihi içinde inançlar, konulu tebliğleri sundular.
İkinci oturum olan İbrahim Tennuri oturumunda ise; Prof. Dr. Atabey Kılıç, Kayserili Başkatipzadeler ve Ahmet Emin Güven Bey’in Kayseri kültür ve tarihine katkıları, Alim Gerçek, Kayseri’de dergicilik, Dr. Şükrü Dursun, Kayseri Selçuklu dönemi ticari yapıları, Gürcan Senem, Yerel yönetimlerin Kayseri’de yaptığı koruma çalışmalarının Kayseri tarihine katkıları tebliğleri sunuldu.
Bilgi Şöleni’nin son oturumu olan Vali Ahmet Muammer Bey oturumunda ise; Prof. Dr. Gülbadi Alan, American Board ve Kayseri Evrakı, Prof. Dr. Remzi Kılıç, Osmanlı Devleti’nin son dönemi ve cumhuriyetin ilk yıllarında Kayseri’de Türk okulları, Prof. Dr. Celil Aslan, Kayseri’de tarihi eğitim kurumları, Doç. Dr. Cenk Demir, Amerikan Bourd’un okul öncesi eğitim faaliyetleri bağlamında Talas Amerikan Koleji ve Kayseri Anaokulu konulu tebliğler sunuldu.
Son oturumun ardından Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan birer değerlendirme konuşması yaparak önemli hususlara değindiler. Kayseri’nin geçmişten günümüze büyük bir ilim merkezi olduğunun altını çizerek bundan sonra bu ilmi şahsiyetlerle ilgili çalışma yapılmasının önemli olduğunu ifade ettiler. Son olarak iseTürkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şube Başkanı Mehmet Hüsrevoğlu’da yaptığı kapanış konuşmasında, iki gün boyunca devam eden Bilgi Şöleni’nin Kayseri için faydalı bir toplantı olduğunu belirtti. Hazırlıkları ve Bilgi Şöleni’nin yapılması ile ilgili bilgiler verdi. Program konusunda kendilerine katkı sağlayan herkese teşekkür etti.
Bilgi Şöleni’nin son bölümünde katılımcılara Katılım Belgeleri verildi ve hatıra fotoğrafının çekimi ile Bilgi Şöleni sona erdi.