TÜKETİCİ FİYATLARI YÜZDE 50 ARTACAK
Bilindiği gibi Orta Vadeli Program’da (OVP) 2024 yılı enflasyonu 33 öngörülüyor. Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu değerlendirmesinde, MB 2023’ün kalan 3 toplantısında faiz artışlarını sürdürüp, muhtemelen yılı 40 civarında bir politika faiziyle kapatacak izlenimi verdiğini belirtti. Böylelikle politika faizinin 2024 yılı beklenen enflasyonun üzerine çıkıp, en azından kâğıt üzerinde pozitif bölgeye geçmiş olacağı öngörüsünde bulundu. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu karar metninde enflasyonun yıl sonunda tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceği ifadesine dikkat çekti. Bu oranın temmuz ayı Enflasyon Raporu’nda 62 olarak belirtildiğini söyledi. Yılın ilk 8 ayında tüketici enflasyonu 43.06 olarak gerçekleştiğini, Eylül enflasyonunun da 5 civarında gelmesi beklendiğini hatırlattı. Bu durumda 2022 Aralık ayına göre tüketici fiyatlarının 50 artacağı tahmininde bulundu. Kozanoğlu, “Yılın son üç ayı için 8 bir enflasyon payı kalacak ki, 62 hedefi bu koşullarda gerçekçi görünmüyor. Aylık 4’lük bir enflasyon yıl sonu tüketici fiyat artışlarını 69’a taşıyacak. Benim beklentim de bu yönde.” değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca OVP’de 2024 yılı büyümesinin 4 tahmin edildiğine işaret eden Kozanoğlu’na göre, enflasyonun 70 civarından 33’e kadar gerilemesi ancak talepte keskin bir zayıflamayla olanaklı. Bu durumda da, 4 büyüme hedefinin tutturulması iyice zor. 2024 cari açığının da OVP’de 34.7 milyar dolar beklendiğinin altını çizen Kozanoğlu, “2023’ün ilk 7 ayında tüketim malları ithalatı bir önceki yıla göre 10 milyar dolar artışla 25 milyar doları bulmuştu. Uygun borçlanma koşullarına ve düşük kura bağlı olarak kamçılanan bu eğilim, 2024’te büyük olasılıkla dizginlenir. Ancak petrol fiyatlarının yüksek seyri 2024’te öngörülen 86.7 dolar ortalama fiyatın aşılabileceği kuşkusunu yaratıyor.” dedi.
“2024 yılı dünya büyümesini 2.7’ye çekildi”
Mehmet Şimşek’in belirttiği gibi ücret düşüşlerinin, yurt içi üretimin yurt dışına yönlendirilmesi ve yoğun döviz girişlerinin yaşanması beklentisi ile OVP projeksiyonları yapılmış olabileceğine değinen Kozanoğlu, küresel ekonomide de işlerin pek parlak gitmediğine parmak bastı. OECD’nin son Ekonomik Görünüm Raporu’nda 2024 yılı dünya büyümesinin 2.7’ye çekildiğini kaydetti. 2024’te Türkiye’nin birinci ihracat pazarı Almanya’da 0.9, ikinci pazarı ABD’de 1.3, Avro Bölgesi genelinde de 1.1’lik bir büyüme beklendiğini söyleyerek, bunun da ihracatta ciddi bir atılımı olanaksız kıldığı değerlendirmesini yaptı.
“Reel ücretlerin düşmesi, Türkiye’yi tam bir asgari ücretliler ülkesi yapar”
Kozanoğlu, reel ücretlerin düşürülmesi konusundaki görüşlerini de paylaştı. Bunun Türkiye’yi tam bir asgari ücretliler toplumu yapacağını belirtti. Aşırı yoksulluğun, açlığın yaşanmadığı, ama yaşam standartlarının belirgin biçimde düştüğü bir ekonomi manzarası ortaya çıkacağı yorumunu yaptı. Bunun sosyal sonuçlarının yanı sıra, iç talebin duraklaması anlamında derin makro ekonomik yansımaları da olacağını vurguladı.
“Kredi kartı aylık faizleri 3’ü aşar”
Kozanoğlu, faizlerin yükselmesiyle otomatikman kredi kartı faizlerinin de artacağını, aylık faizin 3’ü aşacağı görüşünü dile getirdi. İhtiyaç kredisi faizlerinin de 60’ı bulduğuna dikkat çekerek, “28 Mayıs seçimlerinde reel geliri düşse de uygun borçlanma koşulları nedeniyle kredi kartı ve tüketici harcamaları sayesinde hayat pahalılığını o denli şiddetli hissetmeyen kesimler için de hem yaşam zorlaşacak, hem de makro anlamda halkın mal ve hizmetlere talebi gerileyecek. Şöyle ki, 8 Eylül itibarıyla bireysel kredi kartı harcamaları 182 artışla 925 milyar lirayı bulmuştu. İhtiyaç kredileri de 60 artışla 903 milyar liraya ulaşmıştı. Demek ki kredi kartlarına takla attırarak, ihtiyaç kredisi-kredi kartı limitlerini zorlayarak çetin geçim koşullarına katlanmak da artık imkânsız hale geliyor.” açıklamasını yaptı.
“Tek değişmeyen, faturanın geniş halk kesimlerine çıkması.”
Kozanoğlu son olarak, ekonomi yönetiminde gerek faizlerde gerekse enflasyonda ister artış, ister düşüş yönünde olsun keskin hareketler istenmeyeceğini anlattı. O nedenle dünya merkez bankalarının yavaş ve temkinli adımlarla ekonomilerini soğutma yoluna gittiğini, ABD Merkez Bankası FED’in dün yaptığı gibi dur-kalk yöntemini izlediklerini belirtti. Kozanoğlu’na göre, nasıl ani tansiyon düşüşleri veya yükselişleri insan bünyesini tahrip ederse aynı kurallar ekonomiler için de geçerli. “Eylül 2021’den Mayıs 2023’e kadar mesnetsiz faiz indirimlerinin bedelini yüksek enflasyonla ödedik. Şimdi de korkarım ki keskin faiz artışlarının tahribatını enflasyonla durgunluğu birlikte yaşayarak deneyimleyeceğiz. Tek değişmeyen, faturanın geniş halk kesimlerine çıkması.”