Türkiye-Birleşik Krallık arasındaki ticaretle ilgili açıklama
Türkiye ile Birleşik Krallık’ta karşılıklı yatırım için cesaret verici iyi yönde ilerleme var
Türkiye'deki İngiliz Ticaret Odası Başkanı Chris Gaunt OBE, Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticari ilişkiler çerçevesinde son gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticaret hacminin pandemi öncesi dönemde 23 milyar dolar seviyesinde olduğunu, 2023 yılında ise yaklaşık 24 milyar dolarlık hacme ulaştığına işaret eden Gaunt, iki ülke arasındaki ticaret açısından olumlu bir yıl olduğunu vurguladı. Türkiye'nin, stratejik ve jeopolitik konumu açısından kritik öneme sahip ve Birleşik Krallık için çok değerli bir iş ortağı olduğunu belirterek, iki ülkenin ticaret alanında iştahlı bir dayanışma içinde olduklarını ifade etti. Gaunt görüşlerini şöyle özetledi;
Türkiye-Birleşik Krallık Serbest Ticaret Anlaşması ile ilgili yeni adımlar
Önümüzdeki dönemde Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması'nın genişletilmesi için yeni adımlar atılacak. Bu sözleşmede gözden geçirilecek alanların başında; hizmetler, ihracat, tarım yer alıyor. İngiltere, tarım teknolojileri alanındaki bilgi birikimine dayanarak, Türkiye'nin tarım politikalarını destekleyecek adımlar atmak istiyor. Benzer durumlar eğitim ve sağlık alanında da söz konusudur. Her iki tarafta da daha geniş ve daha başarılı bir serbest ticaret anlaşması için iştahlı adımlar atmaya hazırlanıyor. Londra'daki son ekonomik zirve, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin genişlediğini gösteren örnek bir platformdu. İki ülkede gelişen yapıcı politikalar karşılıklı yatırım için cesaret verici iyi yönde ilerliyor. Sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümün bu anlaşmaya dahil edilmesi ile ilgili çalışmalar sürüyor.
Finansal kaynaklara erişim koşulu; Yeşil Dönüşüm
Karbon salınımı ve sürdürülebilirlik, yatırımcıların ilgisini çeken en önemli konular arasında yer alıyor. Sürdürülebilirlikle ilgili iklim değişikliği ve karbon emisyonlarının düzenlenmesi konusu Birleşik Krallık'ta yasal olarak bağlayıcılığı var. Karbon emisyonlarının azaltılmasını gerektiren bir yasa var. 2000'li yılların başında sosyal sorumluluklar ve bunun iş dünyasına yansıması konusunda adımlar atılmaya başlandı. Bu kriterler şirketlerin değerini arttıran gelişmelerdir. Yatırımcılar da bu değerleri dikkate alan şirketlere daha fazla önem veriyor. Çalışana ve topluma fayda sağlayan şirketler öne çıkarken, bu kriterlere önem vermeyenler geride kalıyor. Bu durum Türkiye dahil her ülke için geçerlidir. Özellikle şirketlerin halka arzları gerçekleştirilirken bu konu büyük önem taşımaktadır. Karbon ayak izimizi azaltmak ve karbon salınımını azaltmak için 2050 yılına kadar hedefleri tutturabilecek faaliyetler yürütmek gerekiyor. Artık herkesin karbon ayak izini azaltma ve yeşil geçiş için sorumluluğu var. Dolayısıyla hem şirketlerin hem de devletlerin bu konudaki sorumluluğundan kaçınılamaz. Türkiye, sürdürülebilirlik alanında AB Düzenlemelerini de imzalamıştır. Şirketler bu yeni kurallara uymak şartıyla Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ne ihracat yapabilecek. Karbon ayak izini azaltmaya yönelik programlar uygulamayan şirketler finansmana erişemeyecek. Başka seçenek yok. İşyerinden tedarik zincirlerine kadar her seviyede buna uyum sağlamak gerekiyor.