“Türkiye, enflasyonla beş boyutta mücadele veriyor”
Cumhuriyetimizin 101. Yılında “Türkiye Ekonomisinin Bugünü ve Geleceği” panelinde konuşan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, para politikasının bu mücadeledeki ana araçlardan biri olduğunu belirterek, politika faizindeki kademeli artışlara dikkat çekti. 2023 seçimleri öncesinde yüzde 8,5 olan politika faizi, izlenen süreçte 50 puana kadar yükseldi. Ancak, sıkı para politikasıyla enflasyonu kontrol altına almanın kısa sürede sonuç alınamadığında zorlaştığını vurguladı. Burada kısa sürede bir şok etki alamazsanız sonuca varamazsanız. Türkiye'de bunların hepsinin etkileri görülüyor.” dedi.
Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi ve MÜMAD iş birliği ile düzenlenen panelin moderatörlüğünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, Gazeteci- Yazar Vahap Munyar yaptı. Prof. Dr. Mehmet Şişman, Prof. Dr. Burak Arzova ve Dr. Bader Arslan’ın da konuşmacı olduğu panelde Türkiye’nin yaşadığı geçmiş ekonomik krizler ele alınarak önemli değerlendirmelerde bulunuldu.
Fiyatlama davranışlarının bozulması
Prof. Dr. Kozanoğlu, enflasyon mücadelesinde "fiyatlama davranışlarının bozulması" kavramına dikkat çekti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in sıkça dile getirdiği bu ifadeyi açıklayan Kozanoğlu, şirketlerin ve marketlerin yüksek enflasyon ortamında fahiş fiyat artışlarına yöneldiğini belirtti. “Satıcılar enflasyonu” adı verilen bu durumun, düzenlemeler ve denetimler olmadan kontrol edilmesinin zorluğuna değindi.
Sanayide üretim yerine finansal kazanç tercihi
Yüksek faiz ortamının sanayi sektörü üzerindeki etkilerini de ele alan Kozanoğlu, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin yüksek faiz yükü altında ezildiğini söyledi. Bu koşulların bazı şirketleri üretim yerine finansal kazanç arayışına yönlendirdiğini ifade etti. Bunun sonucunda piyasadaki mal ve hizmet arzının azaldığını ve ekonomik dengeyi olumsuz etkilediğini belirtti. “Şirketler açısından faiz bir maliyettir. Enflasyonla mücadelede süre uzadıkça bu maliyet artar. Sonuçta ekonomide en önemli konu arz ve taleptir. Arzı yani piyasaya daha fazla mal ve hizmet verilmesini engeller.” diye konuştu. 2000'lerin başında bunu çok net olarak görüldüğünü ifade eden Kozanoğlu, “Sanayi şirketleri özellikle orta ve küçük işletmeler, yüksek faiz yükü altında eziliyor. Haliyle paradan para kazanmayı, üretim yapmayı tercih edebilirler.” diye konuştu.
Beklentilerin rolü
Enflasyon beklentilerinin ekonomideki kritik rolüne de dikkat çeken Kozanoğlu, reel sektör ve bireylerin enflasyon beklentilerinin hala yüksek olduğunu vurguladı. Bu durumun, bireylerin ve şirketlerin yüksek faiz oranlarıyla borçlanmayı göze almalarına neden olduğunu söyledi. Eğer enflasyon hızla düşmezse, bu durumun ekonomik dengeleri daha da zorlaştıracağını, özellikle son zamanlarda sinyal veren tahsil edilemeyen alacakların daha da artacağına, bir borç geri ödeme sorununun ortaya çıkacağına dikkat çekti.
"Enflasyonla beş boyutlu mücadele"
Prof. Dr. Kozanoğlu, Türkiye’nin şu anda enflasyonla beş farklı boyutta mücadele ettiğini ve bu sürecin uzadıkça çözümün daha da zorlaşacağını ifade etti. Sıkı para politikasının süre uzadıkça olumsuz etkisi, fiyatlama davranışları, arz-talep dengesinin bozulması, bireysel ve firma borçluluğu konusu ve maliye politikalarının özellikle paradan para kazanan ve varlıklı kesimleri vergilendirme anlamında devreye sokulmaması enflasyonla mücadelenin kilit noktaları olarak öne çıkıyor.
Kozanoğlu’na göre etkili bir enflasyonla mücadele için politika araçlarının yanında kapsamlı düzenlemeler ve toplumsal farkındalık gerekiyor. Ancak bu şekilde uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretilebilir.