VATANDAŞ EN ÇOK PAHALI ENERJİDEN ŞİKAYETÇİ
Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi (CESD) tarafından yürütülen Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri Araştırması’nın 2021 sonuçları açıklandı. 10-22 Aralık 2021 tarihleri arasında, Türkiye genelini temsilen 18 yaş ve üzeri 1237 kişiyle yüz yüze görüşmeler yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmada en çok önplana çıkan unsur, enerji fiyatlarının yüksekliği oldu.
Kadir Has Üniversitesi bünyesindeki Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi (CESD), farklı bilim alanlarındaki uzmanların enerji konusunda disiplinlerarası eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yürütülmesi ve ortaya çıkan bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması amacıyla 2015 yılında kuruldu. AB destekli araştırma projeleri yürüten, enerji dönüşümüyle ilgili yayınlar ve etkinliklere imza atan CESD’in en önemli faaliyetlerinden biri de 2016’dan bu yana yürütülen Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri Araştırması.
2016-2019 arasında dört kez yapılan, 2020’de ise COVID-19 salgını nedeniyle ara verilen araştırmanın beşincisi için saha çalışmaları 10-22 Aralık 2021 tarihleri arasında yürütüldü ve Türkiye genelini temsilen 16 ilde ikamet eden 18 yaş ve üzeri 1237 kişi ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi.
Proje Koordinatörü ve CESD Müdürü Prof. Dr. Volkan Ş. Ediger ile proje çalışanları Prof. Dr. Meltem Ucal, Doç. Dr. Gökhan Kirkil, Prof. Dr. Çiğdem Kentmen Çin (İzmir Ekonomi Üniversitesi) ve Dr. Öğr. Gör. Emre Çelebi’nin (Yeditepe Üniversitesi) yer aldığı araştırma ekibi, çarpıcı sonuçlar elde etti.
2021’E ENERJİ PAHALILIĞI VE EKONOMİK SORUNLAR DAMGA VURDU
Araştırma kapsamında “Türkiye’nin günümüzdeki en önemli sorunu nedir?” sorusuna katılımcıların yüzde 43,9’u ekonomi, yüzde 17,9’u eğitim ve yüzde 8,3’ü de göçmenler yanıtını verdi. Sorunların sırası yıllar itibarıyla sürekli olarak yer değiştirse de ekonomi, bir sorun olarak anketteki ilk sırasını korudu. 2021 yılında dünyadaki en önemli sorun olarak da ekonomi ilk sırada gösterilirken (yüzde 43,2), küresel çaptaki sorunlarda ikinci sırayı sağlık (yüzde 42,1), üçüncü sırayı ise eğitim (yüzde 39,8) aldı.
Katılımcıların enerji tüketimi konusunda en önemli gördüğü unsurlar arasında temiz ve çevreye zararsız olması (yüzde 32), yerli kaynaklardan elde edilmesi (yüzde 16,3), kesintisiz temin edilmesi (yüzde 15,4) dikkat çekerken, ucuz olması diyenlerin oranı sadece yüzde 13,6’da kaldı. “Türkiye’de enerjiden kaynaklanan çevre sorunları hangileridir?” sorusuna verilen cevaplarda ise iklim değişikliği yüzde 59,6 ile ilk sırada, insan sağlığının bozulması yüzde 56,7 ile ikinci sırada, hava kirliliği de yüzde 36,2 ile üçüncü sırada geldi.
Türkiye’de enerji sisteminin en önemli sorunu olarak enerjinin pahalı olması (yüzde 32,5) gösterilirken, katılımcıların yüzde 18,4’ü enerjinin verimsiz kullanılmasını, yüzde 11,8’i ise yenilenebilir enerjinin yeterince kullanılmamasını birer sorun olarak bildirdi.
FATURALARDAN ŞİKAYET
Son bir yıldaki elektrik fiyatlarını yüksek bulanların oranı yüzde 76,7, normal bulanların oranı yüzde 17,2 olurken, katılımcıların yüzde 42,8’i elektrik dağıtım bedellerini çok yüksek buldu, yüzde 31,7’si dağıtım bedelleri hakkında bilgisi olmadığını, yüzde 20,3’ü ise dağıtım bedellerinin haksız yere alındığını belirtti. Doğalgaz fiyatlarını yüksek bulanların oranı yüzde 77, normal bulanların oranı da yüzde 15 olurken; katılımcıların yüzde 43,6’si doğalgaz dağıtım bedellerini çok yüksek buldu, yüzde 29,4’ü ise dağıtım bedelleri hakkında bilgisi olmadığını söyledi.
“Akıllı sayaç kullanarak üç zamanlı elektrik tarifesi uygulaması konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna “Uygulama hakkında bilgim yok” diyenler yüzde 48,3 ile ilk sırada gelirken, “Uygulamayı inceledim, benim için yararlı olacağına inanmıyorum” diyenler yüzde 27,6 ile ikinci sırada, “Uygulama hakkında bilgim var ve en kısa zamanda geçmeyi düşünüyorum” diyenler yüzde 17,7 ile üçüncü sırada yer aldı. Uygulamayı kullananların oranı ise yüzde 6,5 oldu.
Öte yandan elektrik fiyatlarını “çok yüksek” ve “yüksek” bulanların son seçimlerde oy verdikleri partilere göre dağılımı şöyle oldu: CHP yüzde 83,8, AKP yüzde 78,4, HDP yüzde 77,7, MHP yüzde 69,9, İyi Parti yüzde 50. Doğalgaz fiyatlarını “çok yüksek” ve “yüksek” bulanların oranlarıysa şöyle: CHP yüzde 85,5, AKP yüzde 81,8, HDP yüzde 71,9, MHP yüzde 66,4, İyi Parti yüzde 30,4.
EV VE OTOMOBİL SAHİPLİĞİ İLE ENERJİ HARCAMALARI
Yüzde 95’i il/ilçe merkezlerinde, yüzde 5’i belde/köylerde yerleşik katılımcıların yüzde 52’si ev sahibi, yüzde 40’ı kiracı, yüzde 8’i ise bir başkasının evinde ya da lojmanda yaşıyordu. Evlerin yüzde 62,5’i apartman dairesi olup yüzde 41,3’ü 66-100 m2, yüzde 27,7’si 101-120 m2 büyüklükte ve yüzde 54’ü 6 ila 15 yaşında.
Evlerde en çok tüketilen enerji kaynağı doğalgaz olmaya devam etti. Katılımcıların yüzde 74,9’u ısınma amaçlı, yüzde 74,2’si sıcak su amaçlı, yüzde 73,6’sı da pişirme amaçlı olarak doğalgaz kullandıklarını ifade ederken, ısınma ve sıcak su için ikinci sırada elektrik, pişirme içinde ise LPG geldi. Fırınlarında elektrik kullananların oranı yüzde 64,9, doğalgaz kullananların oranıysa yüzde 31,4 oldu.
Evlerde tüketilen enerji kaynakları arasında en fazla bütçe ayrılanı da yüzde 68,7 oranında doğalgaz, yüzde 26,8 oranında ise elektrik oldu. En fazla bütçe ayrılan enerji kaynakları için yapılan aylık harcama ise doğalgazda 251-300 TL (yüzde 23,5) ve 201-250 TL (yüzde 19,9); elektrikte 201-250 TL (yüzde 19) ve 251-300 TL (yüzde 17,2). Otomobil yakıtı dışında, evlerde tüketilen bütün enerji kaynakları için aylık ortalama 301-400 TL harcayanların oranı yüzde 25,4; 201-300 TL harcayanlar oranı yüzde 22,2; 401-500 TL harcayanların oranı ise yüzde 22,2 oldu.
Katılımcıların yaklaşık yarısı ev sahibi iken arabası olanların oranı sadece yüzde 27,7. Bunların da yüzde 93,3’ü 1 adet, yüzde 6,7’si ise 2 adet otomobil sahibi olduğunu belirtti. Arabası olanların yüzde 39,7’si dizel, yüzde 37,6’sı benzin, yüzde 15,7’si ise otogaz kullandığını ve yakıt giderleri için aylık ortalama olarak yüzde 24,5’i 301-400 TL, yüzde 20,4’ü de 401-500 TL harcadığını söyledi. Katılımcılar, elektrikli araç almalarını engelleyen nedenler arasında, yüzde 35,7 oranında fiyatının yüksek olması, yüzde 19,8 oranında şarj süresinin uzun olması, yüzde 17,9 oranında tam şarjla gidilebilecek mesafenin uzun olmasını gösterdi. Öte yandan, motosikleti olanların oranı sadece yüzde 8,6’da kalırken onların da yüzde 93,4’ünün tek motosikleti, yüzde 6,6’sının 2 motosikleti bulunuyor. Motosikletlerin yüzde 73,6’sının benzinli, yüzde 22,6’sının da elektrikli olup aylık yakıt gideri için yüzde 22,4’ünün 201-300 TL arasında bir masraf yaptığı kaydedildi.
ENERJİ VERİMLİLİĞİ TEDBİR VE UYGULAMALARI HÂLÂ ZAYIF
Türkiye halkının yüzde 55,9’u enerji verimliliğini doğru tanımlarken, yüzde 29,1’i enerji verimliliği ve tasarrufu arasındaki farkı bilmediğini ifade etti. Öte yandan, evlerinde ısı yalıtımı bulunanların oranı yüzde 49,1 iken enerji tüketimini azaltmak ve enerji verimliliği sağlamak için tedbir uygulayanların oranı yüzde 38,4 olarak kaydedildi. Tedbir almayanların tedbir almama nedenleri arasında ise ilk üçte, bu konu hakkında yeterli bilgisinin olmaması (yüzde 29,9), uygun kredinin bulunamaması (yüzde 22,6) ve tedbir uygulama maliyetlerinin yüksek olması (yüzde 20,3) geldi.
Enerji verimliliği önlemlerinin ne derece uygulandığı konusundaki soruya verilen cevaplardan, pozitif değerler toplamı, enerji verimli aydınlatma ürünleri kullanmada yüzde 53,4, enerji verimli sıcak su sistemlerini kullanmada yüzde 46,1, yakıt verimli ulaşım araçlarını kullanmada yüzde 44,6 olarak ortaya çıktı. Öte yandan, enerji verimliliği için tüketicilerin nelere dikkat ettiğine dair soruya verilen cevaplardan pozitif değerler toplamı en fazla olanlar, “bulaşık, çamaşır ve ütüyü biriktirerek yapıyoruz” (yüzde 52,8), “evde kullanılmayan alanlarda aydınlatmayı kapatıyoruz” (yüzde 52,5) ve “buzdolabının kapağını mümkün olduğu kadar az açıp kapatıyoruz” (yüzde 49,6) oldu.
Türkiye halkının yüzde 99,4’ü televizyon, yüzde 98,5’i çamaşır makinası, yüzde 97,3’ü buzdolabı, yüzde 93,5’i bulaşık makinası, yüzde 92,4’ü elektrikli süpürge kullanmasına rağmen, herhangi bir elektrikli aleti alırken enerji etiketinde yazan bilgilerin yeterince değerlendirilmediği ortaya çıktı. Katılımcıların yüzde 31’i “zaman zaman dikkate alırım” derken, yüzde 30’u “çoğunlukla dikkate alırım” cevabını verdi. Cinsiyet bazında incelediğimizde katılımcı erkeklerin yüzde 33,7’ünün “zaman zaman”, kadınların yüzde 30,8’inin “çoğunlukla” enerji etiketlerinde yazan bilgileri dikkate aldığı görüldü. “Ampul alırken hangisini tercih edersiniz?” sorusuna ise yüzde 65,6 oranında “flamanlı klasik ampul”, yüzde 53,5 oranında ise “tasarruflu LED ampul” cevabı verildi.
ENERJİ TERCİHLERİNDE DOĞALGAZ VE GÜNEŞ
“Maliyetleri aynı ve kolaylıkla erişebilir olsalardı, evdeki ısınma, soğutma, pişirme, sıcak su, aydınlatma, elektrikli ev aletleri kullanımı amaçlı enerji ihtiyaçlarınızı karşılamak için hangilerini kullanmayı tercih ederdiniz?” sorusuna verilen cevaplardan pozitif değerler toplamı en fazla olanlar, yüzde 63 ile güneş, yüzde 62,2 ile doğalgaz, yüzde 57,4 ile rüzgar oldu. “Bunlardan hangisini kullanmayı en çok tercih edersiniz?” sorusuna ise, yüzde 37,8 oranında güneş, yüzde 26,8 oranında doğalgaz, yüzde 7,8 oranında hidroelektrik cevabı verildi.
Yenilenebilir enerji kaynağını tercih edenlere bu tercihin nedenleri sorulduğunda, pozitif değerler toplamı en fazla olan cevaplar şöyle sıralandı: “Çocuklarım ve torunlarımın geleceğini düşünüyorum” (yüzde 94,4), “temiz ve çevre dostu” (yüzde 93,9), “dünyada geleceğin yakıtı” (yüzde 93,4). Evde sadece ısınma amaçlı enerji ihtiyacını karşılamak için doğalgazı tercih edenlerin oranı yüzde 50,4, elektriği tercih edenlerin oranı ise yüzde 16,9 oldu. Elektrik ihtiyacını karşılamak için tercih edilen en öncelikli enerji kaynağı ise doğalgaz (yüzde 37,7) ve güneş (yüzde 17,9). “Gelecekte Türkiye için en önemli bulunan enerji kaynağı” olarak sırasıyla doğalgaz diyenlerin oranı yüzde 30,4, güneş diyenlerin oranı yüzde 22,8 olurken petrol diyenlerin oranı yüzde 10,6’da kaldı.
Doğalgaz her açıdan tercih edilmesine rağmen, katılımcıların yaşadıkları konutta çatı ve cephe güneş panellerinden elektrik üreten bir sistemin bulunması oranı sadece yüzde 16,7 oldu. Yüzde 83,3’ünde bu tür sistemlerin olmamasının nedeni olarak “kurulum maliyetlerinin yüksek olması” (yüzde 28,1), “oturulan binanın bu sistemler için uygun olmaması” (yüzde 26,3) ve “komşularla ortak karara varılamamış olması” (yüzde 25,3) gösterildi. “Konutunuzda çatı ve cephe güneş panellerinden elektrik üretim sistemleri kurulması hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 33’ü “konu hakkında yeterli bilgim yok”, yüzde 29,8’i de “uygun bütçe/kredi bulabilirsem kullanırım” yanıtlarını verdi.
Katılımcılara yaşadıkları il sınırları içinde hangi tip santrallerin kurulmasını destekleyecekleri sorulduğunda yüzde 58,7’si rüzgar, yüzde 55,4’ü güneş, yüzde 50,1’i doğalgaz cevabı verirken, jeotermal (yüzde 41,9), kömür (yüzde 34,5) ve nükleer (yüzde 28,8) enerji santrallerinin oranı genele kıyasla düşük kaldı. Nükleer enerji santralini destekleme oranı Tekirdağ’da yüzde 55’i, Samsun’da yüzde 54,4, Malatya’da yüzde 47,1 olarak kaydedilirken, desteklememe oranı ise Manisa’da yüzde 79,7, Erzurum’da yüzde 65, Bursa’da ise yüzde 61,6 oldu.
Nükleer enerji santralini destekleyenlerin son seçimlerde oy verdikleri partilere göre dağılımı ise şöyle kaydedildi: MHP (yüzde 38,8), AKP (yüzde 31,8), CHP (yüzde 30,6), HDP (yüzde 24,8), İYİ Parti (yüzde 23,5). Eğitim düzeyi arttıkça nükleer santralleri destekleme oranının azaldığı görüldü. Nükleer santrallerle ilgili ifadelerden pozitif değerleri en fazla olanlar ise şöyle sıralandı: “Nükleer santraller çevre ve toplum sağlığı için tehdit ve riskler içerir” (yüzde 51,7), “nükleer enerji santrallerinin enerji ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rolü vardır” (yüzde 44) ve “Türkiye kendi nükleer enerji teknolojisini geliştirmelidir” (yüzde 43).
ENERJİ POLİTİKALARINDAKİ BİLİNÇ DÜZEYİ VE SEÇİMLER
“Genel seçimlerde oy verdiğiniz partinin enerji politikaları konusunda ne derece bilgilisiniz?” sorusuna katılımcıların yüzde 42’si “ne bilgiliyim ne değilim”, yüzde 33,2’si “bilgiliyim”, yüzde 24,8’i de “bilgisizim” dedi. Siyasi partilerin enerji politikaları hakkında haberlerin yüzde 55,1 oranında televizyondan, yüzde 41,1 oranında internet/sosyal medyadan takip edildiği söylenirken; siyasi partilerin enerji politikaları hakkında bilgilerine başvurulan kurum ve kişiler yüzde 30,6 oranında aile/arkadaş çevresi, yüzde 23,7 oranında da enerji şirketleri olarak ortaya çıktı. Katılımcıların yüzde 36,2’si seçimlerde oy vereceği siyasi partinin enerji politikalarını dikkate aldığını, yüzde 24’ü ise almadığını söyledi.
Hükümet politikalarını değerlendirme çerçevesinde pozitif değerler toplamı en fazla olan konular, diğer yıllarda olduğu gibi 2021’de de, yüzde 43,3 oranla “doğalgaz temini”, yüzde 42 oranla “elektrik üretimi-iletimi dağıtımı”, yüzde 39,7 oranla “petrol ve doğalgaz boru hatları” oldu. Hükümetin nükleer enerji politikalarına destek yüzde 32,6 ile son sırada yer alırken destekleyenlerin yüzde 41,4’ü MHP, yüzde 34,9’u AK Parti, yüzde 32,8’i CHP, yüzde 30,6’sı HDP, yüzde 26,5’i ise İYİ Parti seçmenlerinden oluştu. “Türkiye’nin enerjiyi hangi ülkeden almasını tercih edersiniz?” sorusuna ise yüzde 33,8 oranında “Hiçbirinden almayalım, kendimiz üretelim”, yüzde 16,2 oranında “Azerbaycan”, yüzde 14,8 oranında da “Ucuz olandan alınsın” yanıtı verildi.
KÜRESEL ÇAPTAKİ ENERJİ SORUNLARINA BAKIŞ
“Küresel iklim değişikliğine inanıyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 68,6’sı “evet” cevabını verdi. Siyasi partiler bazında iklim değişikliğine inanma durumu, CHP seçmenlerinde yüzde 76,2, HDP seçmenlerinde yüzde 72,7, AK Parti seçmenlerinde yüzde 64,6, İYİ Parti seçmenlerinde yüzde 58,8, MHP seçmenlerinde ise yüzde 52,6 olarak kaydedildi. Küresel iklim değişikliğine inanma oranları ilkokul mezunu veya düşük eğitim düzeyindekilerde yüzde 59,1 olurken, üniversite mezunlarında yüzde 73,3’e yükseldi. Katılımcıların yüzde 71,8’i küresel iklim değişikliğinin insan kaynaklı nedenlere dayandığına inandığını belirtti.
Sürdürülebilir kalkınma ve küresel iklim değişikliği gibi uluslararası konularda bilgi sahibi olma oranları incelendiğinde katılımcıların yüzde 26’sının Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, yüzde 14,9’unun Paris İklim Sözleşmesi, yüzde 7,2’sinin Avrupa Yeşil Mutabakatı, yüzde 6,4’ünün ise Milenyum Kalkınma Amaçları hakkında bilgi sahibi olduğu görüldü. Bununla birlikte katılımcıların yüzde 38,4’ü “sürdürülebilirlik” kavramını doğru tanımlarken, bu kavram için verilen bir diğer yanıt da (yüzde 23) “bir kurum ya da ülkenin gelirini sürekli artırması” olarak kaydedildi.