Aort Anevrizmasının belirti vermediği için aniden ortaya çıktığını dile getiren Prof. Dr. Kazaz, ailesinde bu rahatsızlık bulunan kişilerin 20'li yaşlardan itibaren muayene edilmesi gerektiğini vurguladı.

Hastalık hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hakkı Kazaz, “Aort Anevrizması, kalbin aort damarının genişlemesi veya içeri- dışarı yırtılmasıyla oluşan bir hastalıktır. Bu genetik bir rahatsızlıktır; doğumla birlikte başlayan bir süreçtir. Diğer kalp hastalıklarının belli bir yaştan sonra görülme sıklığı daha fazla olurken bu hastalıkta ise başlangıç yaşı genç yaşlı ayırt etmeksizin kişiye göre değişmektedir. Hastalığa zemin oluşturan şey, aort duvarındaki damar bütünlüğünü sağlayan bir proteinin doğumsal olarak yapısının bozuk olmasıdır. Hipertansiyon, kronik öksürük ve kabızlık gibi damara binen basıncı artıran etkenler anevrizmaya neden olmaktadır. Bu hastalık aynı zamanda yumuşak doku hastalığı olarak tanımladığımız, doğumsal olarak genetik kodla geçen, vücudun kendi dokularına karşı reaksiyon verdiği hastalıklarla da birliktelik yapabilir” diye konuştu.

GEÇ KALINIRSA RİSK ARTIYOR

Birçok hastalıkta olduğu gibi Aort Anevrizmasında da erken tanı ve tedavinin hayat kurtardığını kaydeden Prof. Dr. Hakkı Kazaz, “Aort Anevrizması erken evrede yakalanıp, doğru takip stratejisiyle takip edilirse, ister cerrahi yöntemle isterse de kasıktan girerek damar içinden onarım metodlarıyla hasta ve doktor için daha başarılı ve kolay bir tedavi süreci olmaktadır. Eğer olayda geç kalınıp içeride veya dışarıda yırtık oluşursa ameliyat riski 10 kata kadar yükselebilir. Hastalığın etkilediği bölgeler (beyin, böbrek veya bağırsak), hayat konforunu ortadan kaldırabilecek kalıcı organ hasarlarına da yol açabilir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Kazaz, son olarak şunları söyledi: “Herhangi bir şekilde ailede birinci derecede kan bağ olan kişilerde aort balonlaşması hastalığı olan tüm bireylerin 20 yaşla birlikte bulgu beklemeksizin kontrollerinin yapılması gerekir. Burada Ekokardiyografi, karın ultrasonu, göğüs ve karnın tomografisi gibi yardımcı metotlarla ihtiyaca göre tarama yapılır. Tarama sonucuna göre de o kişiye özel takip stratejileri ortaya çıkartılır. Bu konuda mutlaka deneyimli ve uzman hekim gözetiminde tedavi süreçleri yürütülmelidir”