Doç. Dr. Kerem Kökoğlu, “Beş duyumuzdan biri olan işitme, çevre ile etkileşimimizde oldukça önemlidir. İşitme kaybı olan bireylerde bu kayıp erken yaşlarda gelişmişse dil – konuşma gelişiminin bozulması, sonraki yaşlarda gelişmişse de sosyalleşmenin ve hayat kalitesinin azalması açısından problemler yaratmaktadır. Erken yaşlarda işitme kaybının tanınması, sonraki yaşlarda ise bireyin erken tanı-tedavi ve rehabilitasyonun sağlanması için farkındalığın artırılması gerekmektedir. Bu nedenle her yıl 23-29 Eylül tarihleri İşitme Engelliler Haftası olarak belirlenmekte ve programlar düzenlenmektedir.” dedi.

Dünyada ortalama işitme kaybının sayısına değinen Doç. Dr. Kerem KÖKOĞLU, “Dünyada yaklaşık 1,5 milyar insan en az bir kulağında işitme kaybına sahiptir ve 430 milyon insan bu nedenle rehabilitasyon ihtiyacı duymaktadır. 2050 yılında bu sayının 700 milyona ulaşması beklenmektedir. Dünya genelinde 60 yaş üzeri nüfusun 25’i işitme engellidir.” şeklinde konuştu.

İşitme kaybının yalnızca yaşlı kesimde olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Kerem KÖKOĞLU. “İşitme kaybının genelde erişkin yaşta görüldüğü düşünülse de yenidoğan dönemi dahil her yaş grubunda görülebilmektedir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 1.100.000 çocuk doğmaktadır ve bunların 2-3’ü işitme kaybına sahiptir. Bu çocukların erken tanınıp gerekli tedavi ve rehabilitasyonun sağlanması için ülkemizde 2008 yılından itibaren Ulusal Yenidoğan İşitme Tarama programı düzenlenmektedir. Böylece bu çocukların dil ve konuşma gelişimi sağlanarak topluma engelsiz birey olarak katılımları amaçlanmaktadır. Erişkin yaşta ise travma, genetik faktörler, çalışma ortamı ve çevre gürültüsü, yüksek sesle müzik dinlenmesi, kullanılan ilaçlar, geçirilen hastalıklar, yaşlılık gibi faktörlerle işitme kaybı gelişebilmektedir. İşitme kaybı durumunda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları hekimlerine başvurulduğunda gerekli muayene ve tetkikler yapılmakta, ameliyat ile giderilebilecek kayıplarda cerrahi yapılmaktadır. Eğer bu mümkün olmazsa bireylere işitme yardımcıları önerilmektedir. İşitme cihazı kullanımı noktasında toplumda maalesef damgalanma korkusu bulunmaktadır. Bu da tedavi uyumunu azaltmaktadır. Bu özellikle aşmamız gereken bir problemdir. Bir erişkinin işitme kaybı geliştikten sonra ortalama 7 yıl içinde tıbbi yardım amaçlı başvurduğu görülmektedir. Bu oldukça uzun bir süredir. İleri yaşlarda gelişen işitme kayıplarında birey sosyal hayattan çekilmekte, sohbetlerden kaçınmakta ve içine kapanmaktadır. Böyle bir durum bunama, yaşlılık depresyonu gibi ileri yaş hastalıklarına zemin hazırlamaktadır. Bu nedenlerle işitme kaybı olan bireylerin erken tedavi ve rehabilitasyon açısından sağlık kurumuna başvurmaları ya da getirilmeleri büyük önem taşımaktadır. ” ifadelerine yer verdi.

Doç. Dr. Kerem KÖKOĞLU, “Üniversite Hastanemizde Kulak Burun Boğaz Hastalıkları AD. olarak işitme kaybı ile başvuran hastalarda tanı-tedavi ve rehabilitasyon süreçleri ciddiyetle yürütülmektedir.” diyerek açıklamasını noktaladı.