Milli Eğitim Bakanlığı yapılacak öğretmen atamasıyla ilgili sayıyı açıkladı. Sayı açıklandı ama her zamanki gibi hayal kırıklığı oluştu.

Hatta öyle bir hayal kırıklığı oluştu ki; 29 bin atama olacağı, bu sayının ise artırılacağı yönünde beklenti olurken açıklanan atama sayısı 20 bin oldu.

Ülkemizde atanmayı bekleyen öğretmen sayısı ile ilgili de net bir rakam yok. Bir ifadeye göre bu sayı 150 bin bir başka bilgiye göre de 350 bin. Bir başka söylemde ise bu sayı milyonu buluyor.

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz sadece öğretmen değil sağlık ve benzeri diğer alanlarda da atama bekleyen gençlerimizin (Yaşı ilerleyenlere ne diyeceğiz bilmiyorum) sayısı milyonları buluyordur.

Atama bekleyen insanlarımızla ilgili kim ne kadar dertleniyor orasını bilmekte mümkün değil. Çünkü ortaya konulan kriterleri tamamlayan gençlerin son bir aşama konulan mülakat onların ortaöğretimdeki 12 yılı, üniversitedeki 4 yıllık eğitimi ile birlikte 16 yıllık eğitiminden, KPSS sınavından daha yüksek puan almaktan daha zor bir hendeği atlamak zorunda kalıyorlar.

Kimine göre bazı gerekçeler ve uygulamalar haklı iken kimilerine göre bu uygulamalar haksızlık. Ancak ortada bir gerçek var. KPSS sınavından çok yüksek puan alanı mülakatta elemek. Daha düşük puanı alanı atamak. Burada bir haksızlık olduğu kesin.

Halk arasında bir deyim var. İnsanı suya götürüp susuz getirmek gibi bir şey bu. O kadar sınavlara tabi tuttuktan sonra su vereceğim yani atamanı yapacağım diyorsun. Sonra yeni bir bahane (sınav) ile suyu vermiyorsun. Yani atamayı yapmıyorsun.

Eğer adalete inanıyorsak, hele ki; ben muhafazakarım, inanan insanım diyorsanız bu haksızlığa ortak olmamanız gerekir. Bu kısma girmeye gerek yok aslında. Çünkü Müslümanlığımız maalesef hepimizin ağzında kalmış, gerisi hak getire.

Sonuç olarak atanmayı beklerken yaşlanan insanlarımız, gençlerimiz ne olacak. Onların yıkılan hayalleri ve aldıkları eğitimlerin boşa gitmesi. Daha da ötesi yöneticilerin, onların eğitimleri için devletin harcadığı para ne olacak. O insanların baharları bitiyor o ne olacak.

O zaman atamasını yapamadığımız yada yapmadığımız bu gençlerimize yol göstermek zorunda değimliyiz. Birçok ülke eğitimli insana muhtaç, eğitimli insan kıtlığı yaşarken bizim böylesi gençleri harcamamız hangi akla fikre sığar. Umarız bilginin bir gün lazım olacağı gün böylesi pırlanta eğitimli gençlerimiz olur. Çünkü bilgi olmayan toplumlar geriye gideceği gibi bir gün bilgili insanlarını kaybettiğini anladığında her şey geç kalacak.

Kimse bu insanların bilgisi yada eğitimiyle ilgili de laf söylemesin. Sonuçta 16 yıllık eğitim ve diğer kurslar şunlar bunlar derken aldıkları yada sahip oldukları bilgiler yabana atılacak değildir. Atama beklerken yaşlanan bu insanlarımıza da dua etmenin ötesinde bir şey söyleyemiyoruz. Hatırlatmak isteriz ki; bilgi ve eğitimli insan yokluğunda lise mezunlarını öğretmen olarak atadığımız dönemleri unutmamak gerekir.