Belki bu yazının başlığını bile okuyanların bir kısmı rahatsız olacak. Ki biz onlar rahatsız olsun diye de yazmıyoruz. Sadece bi haber odukları insanların yaşam şartlarından haberdar olmalarını istedik.

Milletimiz öyle lüks bir yaşam isteyen insanlar değildir. Milletimiz, bir kesim hariç, şatafatlı, lüks arabalara bineyim, gösterişli evlerde, villalarda oturayım diye derdi olan insanlar da değiller.

İnsanlarımız geçimini sağlayacağı bir geliri olmasını, okutuyorsa çocuğunun eğitim masraflarını kimseye muhtaç olmadan karşılamak, olursa kendisine ait evinde oturmak ister.

Öyle abartıldığı gibi lüks yaşam yada şatafatlı, gösterişli evlerde oturmak, arabalara binmek gibi derdi yok. Bunu anlamakta zorlananlar ağızlarını açtıklarında telefondan dem vurmaları, şov yapma yada bir yerlere yaranma noktasında sözler sarf etmesi hem acıtıcı hem de insanlığını yitirmiş bu kişilerin topluma yarardan ziyada büyük zararlar verdiğinin göstergesidir.

Bakıyorsunuz 1 Kasım tarihine kadar 17 kilogramlık ayçicek yağı 210 liraya satılırken, biranda 305 TL, şimdi ise 410 TL oldu. 1 Kasım tarihine kadar 165 TL olan 50 kilogramlık un şuan 360 TL’nin üzerinde.

Bu örnekleri vermek, sayısını artırmak mümkün. Ama uzun uzun yazmaya gerek yok. Çünkü herkes hayat pahalılığını iliklerine kadar yaşıyor. Hissediyor. Bu arada işi olduğu halde, geliri olmasına karşın geçinmekte zorlanan insanlar bir yandan da işsiz oldukları için ne yapacağını bilemeyen ve evini geçindirmekte zorlanan  sayıları büyük çoğunlukta insanlarımız var.

Sonuç olarak bu konuda AK Partili Sayın Numan Kurtulmuş, kendi partililerinin açıklamalarına göre en azından sıkıntının farkında olan isim. Ancak muhalefetin uzun zamandır gelen ve gelmekte olan bu sıkıntıları bizzat vatandaşın ağzından gündeme getirmesi, taşımasına rağmen görmezlikten gelmek, görmemenin yanında hala farklı söylem ve konuşmalarda bulunmasının inançlı insanların sarf edeceği söylemler değildir.

Sayın Numan Kurtulmuş’un artan hayat pahalılığını bildiklerini, artan fiyatların geri düşmeyeceğini, geri düşmeyeceği içinde tek çözümün insanların alım gücünü pahalılık üzerinde artış olması gerektiğini ifade etti.

Herkes dünya görüşünü, fikirlerini, siyasi düşüncelerini bir kenara bırakarak, sıkıntılı ve büyük zorlukların yaşandığı bugünlerde çözümler üretmek, insanlarımıza destek olması gerekir.

Maalesef bunu yapacak kurum ve kuruluşların bazıları hariç, çaba içinde, faaliyet içinde olduklarını göremiyoruz. Bugünler geçer. Bugünler bittiğinde belki çok sayıda ailelerimiz hasar görmüş olacak. Destek olunmazsa. Geç kalmadan sahip çıkılmalı.

Öncelikli olarak belediyeler başta olmak üzere, Sosyal Sigortalar Kurumu aracılıyla, hiç sigortalı çalışan ferdi olmayan aileleri tespit ederek, son birkaç aydır, hatta son birkaç yıldır aile fertlerinden hiç kimsenin bu şekilde düzenli işi olmayan aileleri belirledikten sonra, siyasi görüşleri yada ailenin durumu sorgulanmadan hemen yardım yapılmalı. Sağlanabiliyorsa iş imkanı verilmeli. Vay efendim biz zaten destek verdiğimiz, yardımlar yaptığımız aileler var gibi bahanelere sığınılmamalıdır.

Özellikle yapılan ve yapılacak yardımlarla ilgili biran önce muhtarlarda dahil başka kişi yada kişiler devreden çıkartılmalıdır. Yoksa gerçek ihtiyaç sahibi ailelere ulaşamazsınız. Ulaşmanızda mümkün olmaz. Elinizin altında devletin kurumlarından bilgi alma imkanlarınız varken, bu yönde bilgileri başka kişi yada kişilerden sağlamayın.

İster istemez sıkıntılı bugünlerde vatandaşa omuz verebilecek, destek olabilecek kurum yada kuruluşların başında belediyeler geliyor. Belediyeler gerekiyorsa, emekli maaşı alan, işsiz olan, asgari ücretli olan, esnaf, işsizlik maaşı alan, başta tabi ki işsizler olmak üzere gecikmeden, hızlı ve seri bir şekilde yardımlarda bulunmak gerekir.

Biz sadece gördüğümüzü söyledik. Anlatmaya çalıştık. Dikkate alınır mı? Bilmiyoruz.